Başkan Savaş, Agro TV’nin canlı yayın konuğu oldu: Gücümüzün yettiğince hemşehrilerimizin yaralarını saracağız
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, Agro TV’nn canlı yayın konuğu oldu.
Geçtiğimiz günlerde Hatay’da çıkan yangın hakkında önemli açıklamalar yapan Başkan Lütfü Savaş,
“ Hatay’ın güçlü iradesi var. İnsanlarımız bu konuda çok cesur, birlik ve beraberlik içinde hareket ediyor. Yaralarımızı sarmaya başladık. Bazı fabrikaların, işyerlerinin içerisindeki ürünlerle tamamen yok olduğunu gördük. Bunların faturası çok ağır ama yaklaşık 125 civarında ağırdan hafife kadar evlerde hasarlar var. Yaklaşık 300 hektar ormanımız yandı. Ormanın içindeki canlıları maalesef kaybettik. Tek tesellimiz şu anda insanlarımızın can kaybı yaşamaması ve evlerinde besledikleri hayvanların kayıplarının olmaması. Yangın rüzgarın çok şiddetli olduğu bölgede başladı. Hatay’ın birçok farklı bölgelerinde yakın zamanlarda yangınlar çıktı. Yangınlarla ilgili masumane bir kelime kullanmak zor” dedi.
“GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE HEMŞEHRİLERİMİZİN YARASINI SARMAYA VE SIKINTILARINI GİDERMEYE ÇALIŞMAYA GAYRET EDİYORUZ”
Yangının kimler tarafından çıkarıldığına dair sorula soruları yanıtlayan Başkan Lütfü Savaş açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“ Resmi makamlarımız biliyor ve çalışıyorlardır bu konu için. Açıklama yapacaklardır. Organize bir işin olduğu ve birden fazla insanın bu işe iştirak ettiği ve birileri tarafından yönetildikleri belli. En çok rüzgarın olduğu yerde ve şehrin farklı alanlarında bile üst üste çıkan yangınların masum bir şekilde olduğunu düşünemeyiz. Biz Hatay olarak 42-43 dereceyi gördük. Yangının çıktığı gün 26-27 derecede çıkması çok zordur. Belen, Arsuz, İskenderun, Dörtyol, Payas, Samandağ’da aynı gün ve ardışık bir şekilde yangının çıkmasını sadece rüzgârla çıkmasını açıklayamazsınız. Belen’de yangın bir buçuk gün sürdü. Havadan da müdahale edilemedi. Hava muhalefeti dolayısıyla uçaklar ve helikopterler tehlike altında olabilirdi. Sadece karadan söndürme imkânımız oldu. Ama bu kadar yoğun ve hızlı yayılan bir yangına rağmen Hatay el birliği ile bu olayı atlattı. Şuanda yaralarımızı sarıyoruz. Valiliğimiz ve biz ayrı ekipler olarak çalışıyoruz. Yangının çıkış sebebi ortaya çıkacaktır. Ve insanlarımızın yarası nasıl sarılacaktır belli olacaktır. Valiliğimizin kararını bekliyoruz. Bende yangının olduğu ilçelerde ziyaretlerde bulundum. Valiliğimizin desteğinin yanı sıra bizlerde elimizden gelen yardımı yapacağız. Özellikle fabrikalarda milyon dolarlarla ifade edilecek zarar var. Terör ile ilgili ise devletimizin zararın bütününü karşılıyor. Başka sebeplerden ise valiliğimiz, bizler destek vereceğiz. Yangının çıkış sebebine göre el birliği ile destek vereceğiz. Gücümüz yettiğince hemşehrilerimizin yarasını sarmaya ve sıkıntılarını gidermeye gayret ediyoruz.”
ÇİFTÇİLERİMİZ İLE EMPATİ YAPARAK SORUNLARINININ ÇÖZÜLMESİ LAZIM
Hatay’ın tarım ve hayvancılık ile ilgili potansiyeli hakkında düşüncelerini paylaşan Başkan Lütfü Savaş şunları söyledi:
“ Yerel üreticiler zor durumda. 500 binin üzerinde Suriye’den gelen misafirlerimiz var. Son yıllarda enerji konusunda da insanlarımız oldukça zor durumda. İnsanlarımız suyu kuyulardan çekmek zorunda. Enerji pahalı olduğundan dolayı da insanlar ürettiği malı sattıktan sonra enerji maliyetini karşılamıyor. Geçen sene soğan, patates ve pamuktan yeteri kadar verim alamadı. Alsalar da tatmin edici fiyatı alamadılar. Bu nedenle insanlarımız çok sıkıntı çekti. ENERJİSA her ay faturalandırma yaptıkları için büyük sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlar her ay ürün satamadığı için zor durumda kalınıyor. Tarım Bakanlığının denetimleri arttırmasında fayda var. Çünkü insanlarımızın bazıları bilinçsiz ilaç kullanıyor. Fazla ilaç veya ürüne göre ilaç kullanmıyor. Öyle olunca da hem paraları boşuna gidiyor hem de üretmek istedikleri ürünler için yanlış ilaç kullandıkları için verimde sıkıntı yaşıyorlar. Bu sene verim orta seviyede görünüyor. Ama pamuğun taban fiyatı ile ilgili sorun olduğu söyleniyor. Çiftçilerimiz ile empati sorularının çözülmesi lazım.”
SURİYE’DEN GELEN KARDEŞLERİMİZ ARASINDA YAKLAŞIK 35-40 YILLIK BİR GELİŞMİŞLİK FARKI VAR
Hatay’daki mevsimlik işçi olarak Suriyelilerin çok olduğu yönündeki açıklamalara açıklık getiren Başkan Savaş şu bilgileri aktırdı:
“ Suriyeliler hem işyeri sahibi oldu. Mevsimlik işçi veya günübirlik inşaatlarda çalışıyorlar. Hatay, Kilis ve Gaziantep olarak en çok mağdur olan illeriz. Her üç tane Hataylı bir tane Suriyeliye bakmak zorunda kalıyor. Çünkü İller Bankası’ndan ve vergilerden bize gelen para kişi başına geliyor. Suriyelilerin çok az bir kısmı Türk vatandaşı olduğu için onlar için de para geliyor. 500 bin Suriyelinin yaşamını idama etmesi için belediye hizmetleri konusunda onlara bakıyoruz. Suriye’den gelen kardeşlerimiz arasında yaklaşık 35-40 yıllık bir gelişmişlik farkı var. Nüfus artığı için daha fazla hizmet etmek zorunda kalıyoruz. Ankara’dan da destek verilmesi lazım. ”
Başkan Savaş bu arada, Suudi Arabistan’ın uyguladığı ambargonun Hatay’a olan etkisini şöyle aktardı:
“Türkiye’nin Suudi Arabistan’a 6 Milyar Dolarlık bir ticaret hacmi var. Hatay’da yılda 70 Milyar Dolarlık yılda ortalama bir ihracat yapıyor. Ve bunu 32 bin kişi bu işi yapıyor. Sadece alıp satmıyor tedarikçi, üreticisi, taşıyıcısı da para kazanıyor. Ve bu kişilerin aileleri de 500 bin kişi olarak görebilirsiniz. Sadece Suudi Arabistan değil Bahreyn, ve Dubai gibi birçok alanda da şuanda Kuzey Afrika ülkelerinde de bu gizli ambargodan bahsediliyor. Suudi Arabistan Ticaret Odası Başkanı bizim kod numarasıyla başlayan ihracat ürünlerini kullanmayın diye çağrıda bulunuyor. Resmi kurumların bizi bu konuda bilgilendirmeleri lazım. Çünkü Hatay zaten 9 yıldır ekonomik anlamda zor durumda. 14-15 ülkeye Suriye’den dolayı gidemiyorsunuz. Lojistik sektörü orada bitmiş durumda. İskenderun’dan giden mallarımızı bekletiyorlardı. Bekleyen sebze ve meyvelerin yarısı yok oluyor ve çürüyordu. Biz Ankara’dan hükümetimizden bir açıklama bekliyoruz. Çünkü bizim insanlarımız gerçekten de çok mağdur durumda. Özellikle Ticaret Bakanımızdan ve Dış İşleri Bakanlığından Hatay ve Hatay gibi başka şehirlerle ilgili bir açıklama ve girişim beklemek insanlarımızın hakkı diye düşünüyoruz.”