Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,17 / Satış: 32,30
€ EURO → Alış: 34,90 / Satış: 35,04

CELLAT VE CANİ ESED’İN OCAĞINA DÜŞMEK

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 29.08.2022
  • CELLAT VE CANİ ESED’İN OCAĞINA DÜŞMEK için yorumlar kapalı
  • 331 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

Değerli okurlarım!

30 Ağustos özgürlük ve bağımsızlık aşk destanımızın 100. yılı kutlu olsun!

İnsanlığın tarihi kalıtından payına düşeni alamayan aklı sefil, cahil ve dogmalarla dolu olanlar: Toplumbilimi sosyolojiyi ve tarihi anlayamaz, ondan ders çıkaracak yetiye de sahip olamazlar.

Hele cehalet tarafından alkışlanan bu düşünce fukaraları; iğrenç etnik ve mezhep saplantısı içine düşerler. “Cesuru Cahilce” daha da ileri atılıp, tarihi yeniden yazma siyaset mühendisliği gibi, çok tehlikeli oyun oynarlar. Hem kendilerini, hem ülkelerini yıkıma götürürken; halkını da bir kuru soğana muhtaç ederler.

Cellat ve canidir deyip savaş açtığınız, ülkesinin işgal edilmesine bütün varlığınızla katkı sunup katıldığınız: Taş taş üstünde bıraktırmadığınız, harabeye çevirttiğiniz, bütün uygarlık ve zenginlik kaynaklarını yağmalattığınız Suriye… Fakat içine düştüğünüz bataklıktan kurtulmak için de o ülke liderinin ocağına düşmek; tarihin insana verdiği ve verebileceği derslerin en kötüsü ve en korkuncudur.

Tarihi, Kendilerinin iktidar oluşuyla başlatanlar; Suriye’nin tarih boyunca Anadolu’nun güvenliği için önemli ve özel bir konuma sahip olageldiğini elbette bilemezler.

Eğer bilselerdi: “Biz, Zalim Esed’in Hükümranlığına Son Vermek İçin Suriye’deyiz. Kısa zamanda, Şam’daki Emevi Camisinde Cuma Namazı kılacağız.” mezhep odaklı Osmanlıcılık, stratejik derinlik gibi cehalet denizinde kulaç atmaz, at koşturmazlardı.

Çünkü İslam Dinini, sadece Sünnilerin tekelinde olduğu savını – sapkınlığını getiren İmam Gazali ve İbn Teymiyye’ye yaslanan Emevi Selefi – Vahabi düşkünlüğü – İhvan aşkıyla yanıp, kavrulan siyasi iktidarın Suriye politikası: Dünyayı yakıp, kavuran Güneşin gözünde; gökyüzündeki yıldızları arayıp, saymaya çalışmak gibi bir alıklıktı.

Suriye’nin tarihsel konumunu, gerçek sosyolojik yapısını bilen ve değerlendiren kolektif devlet ve bilim aklı; Ortadoğu olaylarına mezhep saplantısı içinde değil de sağduyu içinde yaklaşırdı. Bu kadar korkunç hatalara düşülmez, bu karanlık sarmalın bataklığına saplanmaz… Süleyman Şah Türbesini kaçırtmak için; 4 bin yıllık geçmişi olan – Kuvayı Milliye Cehenneminden çıkıp gelmiş Türk Ordusunu küçük düşürmez, Irak’ta askerlerinin başına çuval geçirtmez, 2 Mehmetçiğin canlı canlı, benzin dökülüp yakılmasına seyirci kalmaz, bütün dünyaya gülünç olmazdı.

Jeopolitiğinden – konumundan dolayı Suriye Devletinin ulusal bütünlüğü –  güvenliği; birleşik kaplar sistemi gibi, Türkiye Cumhuriyeti ile birbirini tamamlar ve birbirine bağlıdır.

Sevgili okuyucularım,

Ukalalık saymayın ama bu coğrafyada kurulacak bütün barış yollarının Şam’a çıkacağını defalarca yazdım. Suriye’nin olmadığı bir masadan barış ve güvelik çıkmaz, dedim.

Suriye ile karşılıklı güvene dayalı dostluk – kardeşlik kurmadan; Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini – üniter yapısını koruyamaz ve hatta içinde bulunduğumuz koşullar gibi; şaka yapmıyorum, beka sorunu yaratırsınız.

Çünkü Suriye, emperyalizmin sınırlarını cetvelle çizdiği Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Ürdün gibi sıradan bir Arap Hanedanlık – aile devleti değildir.  Suriye, Fransız emperyalizmine karşı, Mustafa Kemal’in önderliğinde; Türkiye Halkının verdiği bağımsızlık savaşını – Kuvayı Milliyeyi örnek alarak bağımsızlık savaşı vermiş bir ulus devletidir. Üstelik ipek ve baharat yollarının başladığı – bittiği Akdeniz’in Batı ve Doğu kültüründen en çok etkilenen ülkesidir Suriye.

Beyler, Efendiler! Suriye Arap Sosyalist Baas Partisi de CHP gibi; temelleri savaş cephelerinde atılmış bir partidir. Baas Partisini, sanıldığı gibi sadece Arap Alevileri – Nusayriler kurmadı. Suriye’de bağımsızlık savaşına katılmış, bütün bileşenler kurdu: Suriye devleti, 17 Nisan 1946 yılında Şam’da kurulduktan bir yıl sonra da – 1947 yılında; Suriye Arap Sosyalist Baas Partisi, Suriye’nin bağımsızlık savaşına katılmış olan Mişel Eflak (Antakyalı bir Hristiyan), Selahaddin el-Bitar (Sünni Müslüman) ve Zeki el-Arsuzi (ateist) tarafından kurulmuştur.

Suriye Baas Partisi, antiemperyalist ilkeler üzerine kurulur. Bağımsızlıktan yana ve emperyalizme karşı olan hiç kimsenin alt kimliğine bakılmaksızın; Kürt, Türk, Arap; Alevi, Sünni; Müslüman, Hristiyan her renkten insan, Baas’ın kuruluşuna katılır.

Eğer Suriye devleti, sadece Alevi mezhep eksenli olsaydı; Size göre cani ve katil Esed’i; Rusya, İran ve Seyid Hasan Nasrallah’ın Hizbullahı da  olsa – hiçbir güç 11 yıldır iktidarda tutamazdı Esad’ı.

Suriye’nin işgalinde – iç savaşında; Hristiyan’ı, Müslümanı, Dürzi’si, Ezidi ’si, Sünni’si, Alevi’si, Kürt’ü, Arap’ı… Ülkelerini, emperyalizmin ruh hastası Vandallarına karşı savunmak için, bir ‘Birleşik Halk Cephesi’ oluşturdular ve kazandılar.

İktidarın Suriye ile kör düğüm olmuş sorunları çözme konusunda samimi olacağına Ben inanmıyorum. Çünkü AKP, ABD emperyalizmi tarafından takiye üzerine kurulmuş bir partidir. İdeolojik kodlarında – kurucularının kalbinde ve beyninde; gerçek düşünce ve inançlarını saklamak – takiyecilik vardır.

Bana kalırsa, kendi tabanından bile Suriye politikası ve ekonomiyle ilgili çıkan cızırtılı sesleri gidermek ve seçimi kazanmak için zamana oynuyor, takiye yapıyor.

Çünkü radikal – siyasal İslam’dan demokrasi, barış, Hukuk – adalet, çevre duyarlılığı, insan ve kadın haklarına saygı ve sevgisi, çağdaş uygarlık çıkmaz.

Suriye’nin üniter yapısını savunan Putin, Esad,  İran ve Hizbullah bileşenleri;  Erdoğan’ın bu ‘U’ dönüş zorunluluğunun takiye olduğunu düşünmez, sorgulamaz mı?

Seçimi kazanırsa Fırat’ın Batısında – Suriye’nin Kuzeyinde; bir İhvan Özerk Eyaleti – kazanmasa da İdlip ’teki o vahşi Vandallar Türkiye’nin başının püsküllü belası…

Siyasi iktidara soru: Sünni Selefi – Yahudi Vahabi İslam’ı, bu coğrafyada egemen kılmak için; eğitip, donattığınız  – hamisi olup besleyip, semirttiğiniz; İdlip ve diğer bölgelerde ’deki radikal İslam’ın binlerce silahlı – örgütlü akrep ve Firavunlarından kansız ve kavgasız nasıl kurtulacağız?

Başımıza gelenlerden ders çıkarıp, takiye yapmadan; bütün mezhepsel saplantılardan kurtulup; ülkemizin ulusal – Türkiye Halkının çıkarlarını her şeyden öncel görüp, başat yapacak mısınız?

Doğulu – Batılı – Kuzeyli ve Güneyli; aidiyet – bağlılık duygusu içinde bu topraklar uğruna şehit düşmüşlere; Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı kurduğu Üniter – ulus devlet Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bağımsızlığından yana olan her renk ve inançtan insana selam olsun…

Halil Yılmaz – Hıtmiye

Eğitimci – Şair – Yazar

www.hitmiye.com

Suha_6331@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ