Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,45 / Satış: 32,58
€ EURO → Alış: 34,68 / Satış: 34,82

ÇOK ŞEYLERE GEBE SEÇİM ÜZERİNE

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 22.12.2021
  • ÇOK ŞEYLERE GEBE SEÇİM ÜZERİNE için yorumlar kapalı
  • 376 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

Geçmişini doğru okuyup ders çıkarmak yerine, inkâr edenler – ondan kurtulmak isteyenler; tarih denilen zamanın sonsuz akışı içinde, avare kasnak gibi döne döne; hem Kendi Kendilerini, hem de ülkelerini yiyip bitirirler.

Çünkü her toplumun geçmişi, bu günü anlamasının ve kurmak istediği aydınlık yarınlarının kapısını açacak tek kilittir.

İçinde bulunduğumuz bütün olumsuz koşullar – devletin ve toplumun alt üst oluşu; Demokrasinin, Hukuk’un, özgürlüğün siyaset edenler tarafından ilga edilmesinin – ortadan kaldırılmasının getirdiği güvensizliğin dayattığı kaçınılmaz son, siyaset – devlet krizidir.

En zor ve en karanlık dönemlerin, bütün olumsuz koşullarında; toplumu aydınlatacak, ona ışık olacak yarınların haritasını çizebilmek, tarihe not düşecek bir yazı yazabilmek için; ülkenizin, bölgenizin ve dünyanın içinde bulunduğu siyasal, sosyal ve ekonomik koşulları doğru okumanızı sağlayacak bilgi birikimine sahip olmadan; bu gününün nereye doğru aktığını – savrulduğunu doğru değerlendiremez ve öngörüde bulanamazsınız.

Bu nedenle siz değerli okuyucularımın karşısına sığ bir bilgiyle çıkacak; sıradanlığa düşecek, bilecenlik – kâhinlik yapacak değilimdir. Başka bir anlatımla öngörü, zaten kâhinlik değildir.

Bu günden yarına olabilecek her şey; ekonomik, siyasal ve sosyolojik koşullar, kendi geleceğini; dününün, bu günün özünde – bağrında barındırır. Geleceği doğuracak olan dünün ve bu günümüzün yaşandığı toplumsal çelişkiler – zıtlık ve devinim – koşullar; toplumların yarınlarının da – doğacak bir bebek gibi; doğumun sağlıklı olup olmayacağının ipuçlarını verir.

Her canlının doğumu gibi bu sosyolojik doğum – önümüzdeki seçim de bütün ağır – riskli koşullarını özünde taşıyor. Türk Ulusunun – Türkiye Halkının tarihsel ve sosyolojik yazgısının doğumu çok sancılı, çok acılı ve yol ayrımı olacaktır.

Ülkemizin 1950 Menderes (Vahşi Kapitalist – Emperyalist Sisteme Tutsak Edilmesi) İktidarından günümüze; özellikle son 20 yıldır yaşaya geldiği siyasal, sosyal ve ekonomik çalkantılı gelişinin sonucunun nelere gebe olduğunu – doğumunun da nasıl olacağını az çok kestirebiliriz.

Bu nedenle ülkemizin yapacağı sosyolojik doğum yani seçim; hiç de sağlıklı olmayacaktır. Çok şeylere – bilinmezliklere gebe bir doğum – bir seçim olacaktır.

Her alanda ve anlamda günahlara batmış; akıldan, bilimden, Hukuktan, çağdaş uygarlıktan, bağımsızlıktan ve insan haklarından, demokrasiden çok uzaklara düşmüş; ülkenin uyum içinde olan renkler mozaiğini birbirine bulamış, keskin çizgilerle çatışmaya hazır hale getirmiş, çıkmaza tutsak etmiş bir siyasi iktidar mevcuttur.

Bu seçim, bütün Renklerimizin Kardeşliğinden – birlikteliğinden yana olanların – olmayanların seçimi olacaktır: Her iki taraf içinde tesadüflere yer olmayacaktır bu seçimde.  Kazanılması – sonuçları önceden mutlak belli olacak bir seçim olacaktır. 2 taraf içinde ya kazanılacak ya da kazanılacaktır.

Bu seçimler, kaçınılmaz sonun yeni başlangıçlarını doğurmaya; ya bilimi, aklı, ahlakı, Hukuku, demokrasiyi ve ulusal değerleri temel alarak, çağdaş ve uygarlık yolunda devam edecek bir Türkiye; ya da yeni maceralara – Ortaçağ Karanlığına savrulacak yeni bir Afganistan doğuracaktır.

Bu anlatımlardan sonra, şu samimi soruyu sormalıyız: Türkiye’de, neden sağlıklı bir doğum – seçim olmayacaktır?

En başta, doğumu yaptıracak “Atı Alan Üsküdar’ı Geçti. Demokrasi, bir tramvaydır” diyen doktorun, ebenin sicili kapkaranlık, karnesi şaibelerle doludur. Başka bir anlatımla seçimi demokratik ve Hukuk kuralları içinde yaptıracak, devlet gibi işleyen bir devlet mekanizması kalmadı, yok artık.

Ülkede, Kendi geleceğini her şeyin üstünde – öncel gören bir yönetim iradesi siyaset etmektedir. Ve devlet, Arap Baas Partileri gibi bütün kurum ve kuruluşlarıyla bir partinin il ve ilçe örgütlerine dönüşmüştür.

Siyasi iktidar, çok şeylere gebe seçime doğru giderken; yeniden seçilebilmek – seçimin sonucunu olasılıklara – ihtimallere bırakmadan; kesin sonuçlu seçimi, 2 temel strateji üzerine kurgulamış görünüyor:

Bu seçim stratejisinin 1. taktiği: Günlük siyaset eden, akşamdan – sabaha nereye savrulacağı belli olmayan bir siyasi iktidar; boş (Tamtakır Merkez Bankası) torbayla da olsa, azgınlaştırıp dizginleyemediği atı – ekonomiyi geçici de olsa mutlaka ehlileştirmek – uyuşturmak: İktidarda kalma uğruna görünen – görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen bütün olanaklarıyla; Politize edilmiş – politik Amaçlı bir ekonomik politika uygulaması – “Ekonomik Seferberlik” adı altında; “Rus Ruleti” oynayarak, ülkeyi hızla siyasi ve ekonomik intihara sürüklüyor.

Çin İşi – Japon İşi – Kore İşi, olmadı Şeytan İşi bir ekonomik kalkınma modeli – masalı – yeni bir “Algı” yönetimiyle sağlıklı düşünemez bir siyasi iklim yaratıp, toplumun beynine ipotek koymak; halkın çektiği ve çekmekte olduğu acılarını, yokluğunu ve yoksulluğunu unutturmak ve seçimi mutlak kazanmak…

2. taktik ise: Seçimi kazanamamak gibi bir olasılık karşısında, musibeti vesile saymak için; – OHAL koşullarını yaratıp, hiç gelmeyecek seçimlere değin, akla ziyan uygulamalara devam etmek…

Çünkü TBMM’den “Politize Amaçlı Kullanılabilecek Bir Dış Politika” – “Seyrü Sefer’i” de içine alan, çok geniş kapsamlı 2 yıllık yetki… Siyasi iktidarın bütün olumsuz ekonomik, sosyal ve siyasal koşullara karşın; izlene gelen Dış Politikada, hiçbir değişikliğe gitmeden; hiçbir ulusal çıkara, akla ve devlet etme mantığına dayanmayan göçmen trajedisine devam etmesi… Bir tarafta Türk Ulus’unun geleceği – diğer tarafta “İHVAN” saplantılı koruyuculuğunu sürdürmesi…

AKP’nin – BOP internet sitesinde, Hatay’ın yer almaması (Sonradan Eklenmesi)… Herkesin bildiği – sır olmayan Şanlıurfa, Gaziantep, Kahraman Maraş, Osmaniye, Adana ve Hatay – Fırat’ın doğusunu – Suriye’nin Kuzeyini içine alan İdlip merkezli bir İhvan –  İslam Özerk Eyaleti kurulmasına göz yumar umuduyla Rusya’yla Şark Kurnazlığı – At Pazarlığı içinde olmak…

Devlete alternatif örgütlenmiş, örgütlenmekte olan ve Başkomutana bağlılık Andı içen TÜRGVA gibi Milis Güçler… Yedek güç olarak örgütlenmiş askeri donatımlı SADAT ve ÖSO… İdlip’de hazır bekletilen, insan ciğeri yiyen Bindirilmiş Kıtalar…

Ülkeyi soyup soğana çeviren siyaset – ticaret – mafya – tarikat vakıfları sarmalının devlete egemen olmasına hâlâ göz yumulması…

Zehir saçan yılandiliyle yurttaşlarını, etnik ve mezhep eksenli ayrıştırarak çatıştırma siyasetine devam edilmesi… Çok şeylere gebe, bir seçim üzerine kurgulanmış bir seçim hazırlığı olsa gerek…

İnsanlığın siyasi tarihi, yurttaşlarının aralarına kin, nefret ve nifak tohumları ekerek halkının – ulusunun kalplerini bölüp parçalayan yöneticilerin; devleti de bölüp parçaladıkları örnekleriyle doludur.

 Tarih Sizi, Dinlerini Tilkiden Öğrenip, Uyduruk Fetvalar Çıkaranlar… Ülkesinin Taşını, Toprağını, Denizini ve Ormanlarını; Dedeniz Osmanlı gibi, Ülkeyi Satıp Batıranlar – Temeline İncir Ağacı Dikenler… Halkını Yokluğa, Yoksulluğa – Açlığa Tutsak Edip, Bin Parçaya Bölenler… Olarak yazacaktır.

Halil Yılmaz HITMİYE

Eğitimci-Şair-Yazar

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ