Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,45 / Satış: 32,58
€ EURO → Alış: 34,80 / Satış: 34,94

DELİ DUMRUL

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 29.10.2020
  • DELİ DUMRUL için yorumlar kapalı
  • 1.157 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

Dede Korkut, Orta Asya Oğuz Türklerinin en ünlü bilge kişisidir. Kesin olmamakla birlikte, 10. ve 11. yüz yıllarda yaşadığı var sayılmaktadır.

Bilge Dede KORKUT’un Ünlü “Deli DUMRUL” öyküsünü Hepimiz biliriz. Adından da anlaşılacağı gibi; öykünün Kahramanı Deli Dumrul zorbanın, hareminin, eşkiyanın biridir. Suyu olmayan kuru bir çay – dere üzerine bir köprü kurar. Dumrul, her geçenden 33 akçe haraç almaya başlar.

Dumrul, bazı açıkgöz enayilerin köprüden geçmek yerine; suyu olmayan dereden geçmekte olduğunu görür. Bir süre sonra köprüden geçenler azalır, kestiği haraç yeterli olmaz .

Dumrul’un kafasının tası atar. Koyduğu kurala – kuru köprüden geçmeyenlere celallenip, hiddetlenmeye, bağırıp çağırmaya, naralar atmaya; köprüden geçmeyenleri döverek – orman kanununu uygulayarak, 40 akçe haraç almaya başlar. Ekmek elden, su da suyu olmaya köprüden, ömür de Tanrıdan; yaşamını gül gibi devam ettirir, geçinir gider Dumrul.

Dede KORKUT’UN bu zorba kahramanına “DELİ” diyorsak; yurttaşın geçmediği köprü ve otobanlardan para alanlara, Anayasayı yok sayanlara ne denir?

Orman Kanunu, insanoğlunun en ilkel çağlarda yaşamını sürdürmek zorunda kaldığı doğa hali… Güçlü olan varlıkların – güçsüz olanı ezdiği, zayıfa yaşama hakkı tanımadığı… Hiçbir yasanın ve kuralın geçerli olmadığı, vahşi yaşam koşullardır. Orman Kanununda, güçlü olduğun sürece yaşarsın. Güçten düştüğün zaman da ancak gözyaşı döker, maddi ve manevi bütün varlığını kaybedersin. Kaybedersin, çünkü güçlü değilsindir.

Doğa Kanununa – vahşi yaşamın egemen olduğu koşullara gidişe, seyirci kalmak yerine; yurttaş olarak, en başta yapmamız gereken toplumsal duyarlılık ve sorumluluğu yerine getirmemiz – elden kaçırmamamız zorunludur.

Bu görev ve sorumluluğu yapmayıp da daha sonra, “Bin Kaygının, Bir Borç Ödemediği” koşullarda oturup ağlamak, diz dövmek, saç baş yolmak, hiçbir çözüm getirmez.

Anayasayı tanımamak, aklın firar etmesi – ziyanı, dumrullaşmaktır. Tüm kurum ve kuruluşlarıyla devlet olgusunu – kavramını ortadan kaldırmak demektir. Bu, bir devlet krizidir. Bu kriz, devleti ortadan kaldırır. Ülkede kargaşayı, belirsizliği… Yurttaşların, Kendi başlarının çaresine düşmesini… Cumhurbaşkanından köy / mahalle muhtarına kadar; devlet organlarının da yok sayılmasını, meşruiyetinin – yasallığının tartışılmasını getirir.

“Anayasayı Tanımıyorum, Saygıda Duymuyorum. Fikri İktidarımızı Kuramadık. Eğitimde Dindar ve Kindar Bir Gençlik Yetiştiremedik”:  Eğilip bükülmeden, açık, samimi bu deklere – itiraf: 100 yıldır, zulalarında sakladıklarını sandıkları Atatürk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmanın; “İhvanı Müslim – Şeriat”  devletini kurmanın zamanı geldi demektir.

Anayasayı yok saymak; güçlünün, yani eşkıyanın – zorbanın – hareminin – elleri kanlı katillerin egemen olduğu bir ülkeye – orman kanununa – cehenneme giden yolun taşlarını döşemek, davetiye çıkarmak, özendirmek demektir.

Bu hoyratça, sorumsuzca söylemler; kopacak fırtınanın – devletsizliğin habercisidir. Devletsizlik, dağ kanunun egemen olması… Oluk oluk akacak kan, kargaşa demek… İnsanların çaresiz, korumasız kalması… Hiç Kimsenin mal, can ve namus güvencesinin olmaması… Ailelerin ve ülkenin parçalanması demektir.

Uygar, bilgi birikimli, özgür düşünen; ülkesinin bağımsızlığını namus bilen aydınların yok sayıldığı… Çağdaş Hukukun yerini, fetva edenlerin: Beyni ışık almayan cahil Vahhabi anlayışının; elleri uçkurlarında, karanlık ve fukara beyinlilerin, çocukların ve kadınların apış arasına odaklamış kapkara cehaletin egemen olduğu ülkelerde; unutulmayalım ki tarih, cehalet ekenlerin; kan, karanlık ve vahşet biçtiğinin binlercesine tanıklık etmiştir.

İçinde bulunduğumuz kör Döngü; emperyalizmin FETÖ/PDY ve taşeronlarının, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşmak; onu boğmak, boğazlamak savaşının – Karşı Devrimin bir sonucudur.

Bu gidişin, hiç Kimseye; kan ve gözyaşından başka bir getirisi olmaz. Atatürk Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Çünkü akıl, bilim ve çağdaş uygarlık üzerine kurulmuştur. Halk, bu uygarlık nimetlerinden – değerlerinden geçmez. Herkes aklını başına toplasın.

AKP, iktidarını devam ettirmenin akla ziyan yollarını arıyor. Bir ulusun en büyük toplumsal sözleşmesi – güvencesi olan Anayasayı hiçe sayarak, vahşi yaşamın – orman kanununa doğru kulaç atıyor – Dumrullaşıyor. Ülke, haradan boşalmış deli bir kısrak gibi dörtnala, dipsiz bir uçuruma doğru koşuyor.

İktidar, 2. dünya savaşı öncesinin Almanya’sı, İtalya’sı gibi muhalefeti kuşatıyor: Zaloğlu Rüstem naralarıyla Ana muhalefetin dizlerinin bağını çözüyor, beyni çıkarılmış, ürkek bir serçe kuşuna çeviriyor.

Öldürücü “KARADUL” böceği gibi; İyi Parti’yi – AKŞENER’i; göstermelik mavi boncuklar takarak, zehirli ağlarında eritmek – siyaseten boğmak istiyorlar.

AKP’nin düne kadar, açılım ve saçılım içinde olduğu HDP, zaten şeytan – vatan haini ilan edilmiş, vurgun üstüne vurgun yiyor.

İktidarın Küçük Reisi Bahçeli: Gerçekçi, görkemli, dâhiyane; dillere destan bir proje buldu.  “Askıda Ekmek” MEGA projesi: Sayın Bahçelinin bu akilane buluşu, Ekonomiyi içine düştüğü bataklıktan kurutacak, şaha kaldıracaktır. Halkın iliklerine işlemiş yoksulluğun getirdiği açlığa ve hızla savrulduğumuz kıtlığa bir çözüm getirecek; mutfaktaki tencereleri fokur fokur kaynatacak… İşsizlere iş, gençliğe umut olacaktır. Çünkü “Asmasam Namerdim” demişti, sözünün eri çıktı vallahi: Açlıkla boğuşanlar için ekmeği, askıya astı. Sürprizlerin bilinmez adamı Bahçeli; yarın da gelen geçen yararlansın – akıl sahibi olsun diye; aklını da askıya asabilir. Bu güzelim ülke için, daha ne yapsın Adam.

Kuvayi Milliye Ruhunu kaybetmiş – onursuzlaşmış – pespaye, bu saf, alık, zübük muhalefet nerede? Hangi Cehennem uykusunda? “HARAKİRİ” yaptığının bilincinde mi?

Onurumuz – Ulusal Bağımsızlığımızın, tüm dünyaya ilanı olan Cumhuriyetimizin 97. Yılı kutlu olsun.

Atatürk’ü sevmeyi bir ibadet sayıyor ve önünde saygıyla eğiliyorum.

Halil Yılmaz HITMİYE

Eğitimci-Şair-Yazar

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ