Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu’ndan üniversiteye girişte TYT ve AYT sınavlarında baraj sisteminin kaldırılmasına sert tepki!
Eğitim İş Hatay 1 Nolu Şubesi, üniversiteye girişte TYT ve AYT sınavlarında baraj sisteminin kaldırılmasına, “Gençlere nasıl umut satılır adlı çalışma” olarnak nitelendirdi.
Eğitim İş Hatay 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan Basın açıklamasında, bu değişiklikle AKP’nin bir taşla kuş katliamı yyapmayı planladığını öne sürelerek şu eleştirilere yerverildi:
“AKP eliyle 20 yıldır yapboza çevrilen eğitim sisteminin en önemli kilometre taşlarından olan üniversiteye giriş sınavında yine hayati değişiklikler yapılmıştır.
Eğitimin hiçbir paydaşına sormadan, bilime ve akla kulak vermeden, hangi ihtiyaca cevap olduğu bilinmeyen bu değişikliklere göre üniversiteye girişte TYT ve AYT sınavlarında baraj sistemi kaldırılmış, yerleştirmede ortaöğretim başarı puanının esas alınacağı belirtilmiş ve 135 dakika olan TYT’nin süresi 165 dakikaya uzatılmıştır.
Elbette AKP’nin burada bir taşla kuş katliamı yapmayı planladığı açıktır. ÖSYM’nin kalıplaşmış bir soru kalıbıyla anlatacak olursak:
“Yazar burada ne demek istemiştir?”
a) Hükümet, sorgulayan bir nesil olduğu için gerici politikalarıyla tatmin edemediği Z kuşağına umut satarak bir seçim yatırımı yapmaktadır.
b) Mantar gibi türeyen apartman üniversitelerinin boş kalan kontenjanları ve öğrencilerin dolaylı olarak yönlendirdiği tarikat yurtları doldurulmak istenmektedir.
c) Gençlerin neredeyse hepsi üniversite okuyor olacağı için şu anda neredeyse 4 gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyan genç işsizlik istatistikleri düşürülmek istenmektedir.
d) Verilen eğitimin sınavla uyumsuzluğunu ortaya koyan “şu kadar genç barajı geçemedi” haberlerinin önüne geçilmek istenmektedir.
Cevap veriyoruz: e) HEPSİ!
ÖSYM eliyle yapılan bu hamlenin adı umut tacirliğidir, üniversite kavramını liseleştirmektir, gençlerin ve dolayısıyla ülkenin geleceğini seçim yatırımı yapmaktır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Sorun barajda değil eğitim ve sınav siteminin kendisindedir. Ambalajı ne kadar değiştirirseniz değiştirin, her yıl biraz daha katlanarak artan başarısızlığı kapatacak kadar sihirli bir makyaj yoktur. 2020 yılına göre 2021 yılında 160 bin daha fazla öğrenci ile gerçekleştirilen TYT oturumunda 1 milyona yakın öğrenci barajı geçememiştir. 2020 yılında TYT oturumu için sayıları 1 milyon 745 bin olan barajı geçen öğrenciler 2021’de 1 milyon 627 bin olarak kayıtlara geçmiştir. Son TYT’de 23 bin 695 öğrenci sıfır çekmiştir. 2021 TYT’de öğrencilerin kendi ana dilleri olan Türkçe’deki net ortalaması 40 soruda 18’de, tüm sayısal derslerin belkemiği olan matematikteki net ortalaması 40 soruda 5’de kalmıştır. Bu tabloya bakıp, öğrencilerin bu eğitim sisteminde kendi anadillerini bile doğru öğrenemediği, bu sistemde verilen eğitimle matematiksel yani mantıksal düşünmekten uzak olduğu sonucunu çıkarmak yerine barajı kaldırmak, motoru bozulan bir aracın içine binip gidiyor gibi yapmaktan farksızdır.
Artık yerleştirmede neredeyse tek başına rol oynayacağı belirtilen ortaöğretim başarı puanının adil ve şeffaf dağıtılmıyor olması da ayrı bir çıkmazdır. Bu nedenle yerleştirmede adaletsizliğin artacağı, her türlü desteğin verildiği imam hatiplerle, velileri memnun etmek için notların bol keseden dağıtıldığı özel okulların öğrencilerinin haksız bir avantaj elde edeceği açıktır.
Bizlerin uyarılarına rağmen sınav stresi faktörü de güçlendirilmiştir. “Gençlerin sınav stresini nasıl azaltırız” diye düşünmesi gereken bir kurumun, zaten uzun olan sınav süresini bilime ve değerlendirme ilkelerine aykırı olarak yarım saat daha uzatması stres faktörünü pekiştirecektir. Yoğun stresin etken olduğu bir yerde, değerlendirmenin sağlıklı olamayacağı çünkü bazı gençlerin bilgiye sahip oldukları halde stres nedeniyle sınavda başarısız olacağı açıktır.
En çoğunu kendine alıp en az olanı yaygınlaştırmayı eşitlik sanan iktidarın, eğitime de böyle baktığı bir kez daha malum olmuştur. Nasıl ülkenin tamamı asgari ücretliye dönüştüyse, şimdi her genci üniversiteli yaparak hem üniversitelilik hem de akademi sıradanlaştırılmak istenmektedir. Oysa mesele, üniversitenin gençlere ne vadedeceğidir. Genç işsizlikteki diplomalı işsizlik had safhadayken, gençler artık bu ülkede gelecek düşleyemez hale gelmişken, buna çözüm bulmak yerine üniversiteleri liseleştirmenin adı hayali ihracattır.”