Emek ve Demokrasi Platformu Adına Basın açıklaması yapan Özgür Tıraş: Bartın Amasra Maden Ocağındaki patlama Kaza değil, Cinayet diyoruz!
Emek ve Demokrasi Platformu sözcüsü Özgür Tıraş, Bartın Amasra’daki maden ocağındaki patlamanın kaza değil, cinayet olduğunu öne sürdü.
Emek ve Demokrasi Platformu Antakya Köprübaşında yaptıkları Basın açıklamasını okuyan Özgür Tıraş, acılarının ve öfkelerinin de büyük olduğuna vurgu yaparak eleştirilerini şöyle dile getirdi:
“Cuma günü akşam saatlerinde Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamada şu ana kadar 41 işçi hayatını kaybetmiştir.
Öncelikle hayatını kaybeden madenci kardeşlerimizin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sonsuz sabır, yaralılara acil şifa diliyoruz.
Acımız da öfkemiz de büyük.
Ne yazık ki ülkemizde kaza sınırlarını çoktan aşarak adeta seri iş cinayetlerine dönüşen bir tablo ile karşı karşıyayız. Her yıl ortalama iki bin canımız göz göre göre kapı aralanan iş cinayetleri ile aramızdan koparılmaktadır.
Kaza değil, cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür. Ne için? İşverenlerin kar hırsı için, emeğin daha fazla sömürüsü için.
Bugüne kadar başta Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek, Torunlar olmak üzere yüzlerce, binlerce örnek iş cinayetlerinin kaynağında işçilere, emekçilere dayatılan azgın sömürü ve kar hırsının dayatıldığı kapitalist üretim ilişkileridir. Bu bataklıkta İşçi Sağlığı ve Güvenliği için önlemler “maliyet”, yeterince denetim yapmak “gereksiz”, işçiler işverenin kar hırsının “köleleri” olarak görülmektedir.
Yaşanan katliamlar “fıtrat, kader” denilerek geçiştirilmekte katliamların gerçek sorumluları cezasız kalmakta, yıllarca süren davalarda yargılanan bir kaç kişiye ise adeta ödül gibi cezalar verilmektedir.
Facia Tüm Yönleri İle Aydınlatılsın, Sorumlular Hesap Versin!
Yıllardır yaşanan her iş cinayetinin üstünün kapatılması, sorumluların açığa çıkarılmaması hepimize yeni katliamlar, yeni acılar olarak dönüyor. Amasra’daki acıdan sonra da tüm topluma aynı tablo dayatılmak isteniyor.
İktidarın tüm sözcüleri birkaç yıl önce Sayıştay tarafından yapılan denetimler sonucu hazırlanan raporlarda ifade edilen eksiklikleri, kusurları inkar etmek için adeta birbiri ile yarışıyor. Amasra’da yaşananlara ilişkin her söz dün TBMM’den geçirilen sansür yasasına dayanarak susturulmak isteniyor.
Daha 9 yıl önce yine Türkiye Taşkömürü Kurumu’na(TTK) bağlı Kozlu maden ocağında 8 maden işçisinin ölümü ile sonuçlanan iş cinayetinde sorumlulardan birisi olan Kozlu müessese müdürü Kazım Eroğlu yargılandığı süre içerisinde Türkiye Taşkömürü Kurumu genel müdürü olarak atandı.
Bu katliamdan 3 hafta önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ise facianın yaşandığı Amasra maden sahasında ziyaretinde iş kazalarının bıçak gibi azaldığını dile getirmişti. Enerji Bakanı’nın örnek gösterdiği maden 41 işçiye mezar oldu
Maden sektöründe kamu kurumlarında liyakatsız atamalar yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam etmektedir.
Yapılması gereken bellidir. Tüm iddialar her yönü ile titizlikle araştırılmalı, katliamın sorumlusu bakanlar ve gözünü her şeye kapatan TTK yetkilileri istifa etmelidir.
TTK ve TKİ gibi kamu kurumları liyakata göre atamalar ile kamu yararına üretime devam etmeli, her bir maden ocağında işçi denetimi gerçekleştirilmeli ve aynı zamanda özel sektör maden sahaları yine işçi denetiminde kamulaştırılmalıdır.
Çalışma hayatını daha fazla kuralsızlaştıran, çalışanları korumasız bırakan emek düşmanı sistem yapısal olarak işçi cinayeti, meslek hastalığı üreten bir sistemdir. Tek çözüm işçi cinayetlerini yaratan emek karşıtı bataklığı kurutmaktan geçmektedir.
Katliamın yaşandığı Bartın’da cumhurbaşkanı Erdoğan, kader planı diyerek sorumluları aklamaya çalışsa da , hayatını kaybeden madenci yakını soruyor: ‘’ kardeşim 10 gün önce burada gaz kaçağı var bizi patlatacak’’ demiş, nasıl oldu bu ihmal diyor.
Bir kez daha söylüyoruz !
İşçi ölümleri, iş cinayetleri kuralla, denetimle, hukukla, planla ve bilimle önlenir.
Kadere havale ederek değil!
Kanun işverene “acil durum planı yap”, “önlem al”, “ölçüm yap” diyor, kader planı değil!
İşçi cinayetleri ile aramızdan koparılan tüm işçileri, emekçileri saygı ile anıyor, sorumluların açığa çıkarılıp hesap vermesini talep ediyoruz. Emek düşmanı sisteme karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz. “