Hatay’daki Ziraat Odaları Başkanları, ayakta kalma mücadelesi verirken, iktidar partisi AK Parti Milletvekillerini sahaya inmeleri çağrısında bulundular.
2025 yılını zararla kapattıklarını ve bellerinin büküldüğünü öne süren Ziraat Odası Başkanları, Hükümetin söylediklerini değerlendirmesini istediler.
Hatay’ın 2025 yılı sonundaki üreticilerin durumunu ve 2026 yılındaki beklentilerini Hatay Ziraat Odaları ve Üreticilerine sorduk?
Oda Başkanlarının ve Üreticilerin söyledikleri üretimin bitme aşamasında geldiğini ve hükümetin bu konularda planla hareket etmez ise ithalata muhtaç olacaklarını ifade ettiler.
CUMA ALA KARA (REYHANLI ÇUKOBİRLİK BAŞKANI)
Bizler net olarak söyleyelim, hükümette söylediklerimizi değerlendirsin istiyoruz. Başından söylemekte yarar var, üretici 2025 yılını zararla kapattı. Hem de beli büküldü.
Pamuk fiyatları 23-24 , buğday 12-13 lira, mısır 9 liradan satılmaktadır. Bu hasat zamanı açıklanan fiyatın altındadır. Zaten Çukobirliğin verdiği fiyat düşüktü, şimdi daha aşağılara düştü. Bölgemizi kuraklık vurdu, onun yarası sarılmadı, yine mazot, gübre gibi girdilere yüzde, yüz zamlar geldi. Elektrik fiyatları can yakıyor, Reyhanlı barajı tamamlanmadı, sulamalar konusunda bir gelişme yoktur. İhracat kapımızı kapalıdır.
Tarla kiralayanlar şirketlerin çeklerini kullanarak, tohum, gübre, tarlayı sürdürmeye kullanıyorlar. Bunlar zaten bu sene patates, soğan, ellerinde kaldı. Çiftçi borçlanarak tarlasına yeni ekimini yapacaktır. 2026 Yılında da zarar ederse yüzde doksan üretim alanından çekilme olur, Türkiye gıdada ithalata muhtaç olur.
2025 Yılının sonuna geldik, durumumuz şudur: Çiftçi borçlarını ödemek için traktörünü satışa çıkardı, 4 milyonluk traktöre iki milyon istiyor, alıcı bulamıyor. Borcunu ödemek için tarlasını satıyor, alıcı bulamıyor. Bankalardan yeniden kredi almak için eski borcunu, dışarıdan birisinden alarak ödemeye çalışıyor, bu konuda da sıkıntılar diz boyudur. Yani 2025 yılında çiftçi ayakta kalmak için mücadele veriyor.
Son olarak hükümetin milletvekillerini sahaya inmelerini ve durumu bir değerlendirme yapmalarını öneriyorum. Durum onların anlattıkları gibi olmadığını göreceklerdir. Tabi yüzleri varsa gelirler!
AHMET ERDOĞAN (AMİK OVASINDA BESİCİ)
Amik Ovasında bizim hayvanlar için mera vardı, bunları konut yapmak için elimizden aldılar. Besiciler meraları gidince ya hayvanlarını satmak zorunda kaldılar ya da 200 sürüsü varsa bunları 50’ye düşürdüler.
Biz besiciler, sürü sahipleri ile ilgili Tarım Bakanlığının hiçbir programı yoktur. Program olmadığı gibi bir de bizim hayvanlarımızı otlatacağımız alanlar elimizden alınıyor. Biz sürü sahipleri açısından 2025 karanlık bir yıl olarak kalmıştır.
Hemen, hemen her ay burnumuzun dibindeki İskenderun limanından anğuslar gelmektedir. Bunlar piyasaya sürülüyor ve bizim hayvanlarımız elimizde kalmaktadır. Elimizdeki büyük baş ve küçük baş hayvanları ucuza satmak zorunda kaldık. Süt ve Peynir gibi ürünlerimiz yine yok pahasına gitmiştir. 2026 Yılında hayvancılar açısından yüzde almış düşüş yaşanacaktır. Hayvancıların anca yüzde kırkı ayakta kalabilecektir. Bizim boğazımızı sıkıyorlar, ülkemizi ithalata muhtaç etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Meralar gitti, bütün hayvancılar içerde yemle besleyecekler, bu duruma hangi hayvancı dayanabilir ve üretimini devam edebilir?
BAYAR EKER (KUMLU ZİRAAT ODASI BAŞKANI)
Biz çiftçiler açısından zaten hükümet 2025 yılında öldürdü, yeniden bizi öldürmesi mümkün değil, bir kere ölen yeniden ölmez. Pamuk ekimi hemen, hemen bitirildi. Çiftçi bu kez daha çeşitli ürünlere yöneldi. Buğday, mısır ve soğan patates gibi ürenler ekmeye yöneldi. Bu alanda da sıkıntı şudur: Tarım Bakanlığı mısır, patates, soğan gibi ürünlere destekleri kaldırdılar. Nedeni ise Amik Ovasında yeterince su olmadığı ve bu ürünlerinde çok su tükettiğinden ötürü ekicilere destek verilmeyeceği duyuruldu. Çiftçiler tarlalarını satışa çıkardı, dönümü 300 bin lira olan tarla şu an 150 bin liraya satılmaktadır. Bu tarlaları ise ya faizci, tefeci yada üç-beş fabrika sahibi parası olanlar almaktadır.
Benim önerim Atatürk döneminde çıkarılan ve halen kanunda yeri olan toplam bütçenin yüzde birinin tarım için desteklenmesi yasasının hayata geçirilmesidir. Şu anda bu yasanın verdiği yüzde birin anca çiftçiye dörtte biri verilmektedir. Bu yasaya uygun bu destek verilse çiftçi borçlarını öder, yeniden tarlasına tohumunu atar, bu yasal hakkımızı istiyoruz.
RAŞİT KAYA (SOĞAN ÜRETİCİLERİ VE TEDADARİKÇİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI)
Bizim açımızdan 2025 batık bir yıl olarak değerlendirsek abartmış olmayız. Düşünün 2025 yılında Soğan, patates gibi ürünlerin üreticileri 85-90 yıllık üreticiler battı. Ben 35 yıllık bu alanda üretim yapan bir insanım. 2025 Yılına kadar 50 bin ton üretirken, bu önümüzdeki yıl üretimimi 15 bin tona düşürmeyi planladım. Düşünün 35 yıllık birikimimi satarak borçlarımı ödüyorum. Benim gibi dededen, babadan kalan büyük firmaların 8-10 tanesi üretimin para etmemesinden ötürü piyasadan çekildi ve battılar. Düşünün mısır ithal edildi, mısır üreticisi battı. Biz yıl boyunca bankalara çalıştık, bankalardan aldığımız borçları ödemek için uğraştık. Devlet çiftçiye verilen, mazot, gübre, ilaç gibi girdilerin KDV, ÖTV gibi vergilerini kaldırırsa bu girdiler nerdeyse yarı, yarıya düşecek ve çiftçi rahat edecektir.
Bu sene marul tarlada 1 liradan satıldı. Marul üreticiye 6 liraya mal oluyor, ama 1 liradan satmaktadır. Yani hükümet planlama yapmadığından bunun acısını çiftçi çekmektedir. Yani kısacası çiftçi 2025 yılını kötü yıl olarak geçirdi, 2025 yılı içinde kimsenin güzel yıl olacağı beklentisi yoktur.
İBRAHİM ÇİRİNGİL (ÇİFTÇİ VE İŞLETMECİ)
Ben zeytin üreticisi ve işletmecisi olarak bu sene iyi bir yıl geçirdiğimiz söylenemez. Gelecek yıl içinde yağmurlar yağar ve don, kuraklık olmaz ise iyi geçebileceğini düşünüyorum.
Düşünün Tunus’da zeytin yağının tonu 3 bin 500 liradan satılmakta bizde ise 6 bin dolardan satılmaktadır. Bizim ülkemizin çiftçisi nasıl bu durum karşısında ihracat yapsın. Benim Lübnan ve Sudiarabistan’da müşterilerim vardı, mecburen yurtdışından zeytin yağı tedarik ederek oralara gönderdim.
Zeytin yağında devlet desteği kaldırıldı, nedenini bilmiyoruz, niye kaldırdılar? Gerçi destek dedikleri de ton başına 800 lira veriyorlardı, bizden ton başına 3 bin lira stopaj vergisi almaktadır. Bakın destek vergiyi bir karşılaştırın. Biz iki yıldır bizde fiyatların yüksek olmasından ötürü ihracat yapamıyoruz. Devlet belki destek verirse ihracat yaparız.
Elimizdeki zeytin yağlarını satamadık, piyasanın istikrarsız olması bir bakıyorsun zeytin yağı pahalanıyor, bir bakıyorsun, ucuzluyor, ondan ötürü elimizdeki malı piyasaya süremiyoruz. Biz asit oranına göre çiftçiden zeytin yağını 200-230 lira arasında almaktayız. Ona göre de satış yapmaktayız.
BÜNYAMİN NAL (ARSUZ ZİRAAT ODASI BAŞKANI)
27 Aralık günü Hatay’da dolu yağdı ve özellikle limon ve Maydanoz, dere otuna yüzde yetmiş civarında zarar verdi. Limona ne kadar zarar verdiğini tam olarak bilmiyoruz ama tahminim yüzde elli civarında olduğunu söyleyebilirim.
Bizim yedi veren limon hasadı daha yeni başladı, üreticiden tüccar 35-40 liradan alıcı bulmaktadır. Kesim yapıyoruz ve müşteri buluyoruz. Her üretici gibi bizimde işlerimiz istendiği gibi gitmiyor. Mutlaka zararlarımızın karşılanması gerekiyor. Bu gün yağan dolu hem maydanoz, hem dere otuna zarar verdi, bu zararlar devlet tarafından karşılanmaz ise maydanoz üreticisi bu zararla yeniden ekim yapamaz.
Biliyorsunuz Arsuz ilçemiz maydanoz üretiminde Hatay’ın yüzde yetmişini ve Türkiye’nin de önemli oranda maydanoz ve dere ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Özellikle soğuk bölgelerde maydanoz üretimi bitti bizim bölgelerden Türkiye’ye gönderilmektedir. Dolunun zarar vermesi sonucu maydanoz fiyatları yükselebilir.
HÜSEYİN GÜLER







