Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,45 / Satış: 32,58
€ EURO → Alış: 34,80 / Satış: 34,94

KUVAYİ MİLİYEDEN, DEMOKRASİ CEPHESİNE

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 10.06.2020
  • KUVAYİ MİLİYEDEN, DEMOKRASİ CEPHESİNE için yorumlar kapalı
  • 412 kez okundu

Demokrasi bizim için amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız. Demokrasi bizim için tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.“ AKP Gnl. Bşk. R. T. ERDOĞAN

Platon: “Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Halk övülmeyi sever. Güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer, diktatör olur.

Konjotürel ve bir proje partisi olan AKP, artık demokrasi tramvayı ile istediği durağa geldi, demokrasi ile işi bitti. Başka bir anlatımla iki adım ileri, bir adım geri; muhalefetin ve halkın nabzını yokluyor, alıştırma yapıyor. Ve Kendi cephesini güçlü, yıkılmaz kılmak için; çok büyük hazırlıklar, akla ziyan yığınaklar yapıyor.

Küffar ülkesinde – Darül Harp içinde olduklarına inanıyor ve iman ediyorlar. Ve bu nedenle vurgunu,  talanı, adaletsizliği, bütün maddi ve manevi değerleri yok saymaları bundandır. Çünkü dünyada Siyasal İslam’ın – radikal İhvanı Müslim hareketinin son kalesi Türkiye’dir. Bu nedenle yoluna çıkabilecek bütün rakiplerini küffar sayıyorlar. Kınından çektikleri kılıçları ile “Taş Üstünde Taş, Baş Üstünde Baş” bırakmayarak, yerlerine dikecekleri cennet meyvesi Hurma Ağaçlarını; sütten ak, baldan tatlı Kevser Suyu ile sulamayı düşlüyorlar.

Çünkü halkın oyuyla seçilip gelen belediye başkanlarını görevden alıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen bütün aydın, yurtsever, yazar, çizer, gazetecileri Küffar saydıkları için hapislere atıyorlar.

Her şey, Kurtarıcı ve kurucu, Büyük Deha Atatürk’ün ölümüyle başladı dostlar:

Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanlarımızdan Milli Şef İnönü’nün; genç Cumhuriyetin, 600 yıl Feodalizm kulluğunun egemen olduğu sosyolojik yapı üzerine inşa edildiğini, Orta Çağ üretim sistemi Feodalizmi ortadan kaldıracak toprak reformu yapılmadan… Çağdaş, Genç Cumhuriyete taze kan pompalayacak kuşaklar yetiştirecek “Köy Enstitüleri” henüz yeterli meyvelerini vermeden; parlamenter – çok partili sisteme erken girişiyle; uyuyan Orta Çağ artığı Firavunlar, uyanmaya – inlerinden çıkmaya başladı.

Ve her seferinde DENİZLER; MUMCULAR gibi binlerce antiemperyalist yurtseveri, Kemalist’i katlederken; Siyasi İslamcıları koruyan darbelerden geçerek günümüze geldik.

Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Kuvveyi Milliye Cephesi ve Kurucu Meclisten sonra; 1950 yılında iktidara gelen Menderes’in DP’si, ülkeyi soyup soğana çevirmek için; çoğunluğu sağladığı meclisi, MALI-YİYENLER Cephesine çevirdi. MENDERES’ in MALI-YİYENLER Cephesi – soygun çetesi – Yeşil Kuşağın tosuncukları… Bunlar ki günümüze kadar binlerce hırsız ve vatan haini yetiştiren gübreliğin ürünleridir.

Adı demokrasi olan fakat dünyada eşi benzeri olmayan bu garabet, bu karanlık, ucube sistemde kendini ifade edemeyen; demokrasiden, insan haklarından, Hukukun üstünlüğünden, bağımsız yargıdan yana olan… Ülkenin bu kanlı, kirli emperyalist kuşatılmışlıktan, bu karanlık girdaptan çıkmasını… Bu soygun çetesi, haremiler cephesinden kurtulmak isteyenlerin bir tek çıkış yolu kaldı: DEMOKRASİ CEPHESİ.

Atatürk’ün Diyap Ağalarla, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beylerle, Efelerle, Seğmenlerle, Çetelerle, Karadeniz’in Uşaklarıyla ülkeyi işgalden kurtaran ve kuran,  ortak aklın – ortak emeğin, inancın ve imanın imecesi – Kuvayı Milliye Cephesinin yerine; şimdi, 100 yıl sonra Demokrasi Cephesini kurmak…

Bu Demokrasi Cephesinin birleşenleri, Kuvayı Milliyede olduğu gibi; tüm Türkiye Halkı – bütün yurtsever güçler: Programı, tüzüğü ne olursa olsun, tüm siyasi partiler, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları… Emperyalizme, Ortaçağ diktatörlüğüne karşı; bütüncül ulusal değerlerinden, tam bağımsızlıktan, emekten, demokrasiden, Hukukun üstünlüğünden yana Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye… Demokrasi Cephesinin Çoban Ateşlerini yakmaya umudu, inancı, imanı olan herkes; bu cephede yerini almalıdır.

Bu Demokrasi Cephesi birleşenleri, demokrasi meşalesiyle; ülkeyi, ateşe ve ihanete sürenlerin üstüne üstüne yürümelidir.

Çünkü “Bir Memlekette Namussuzlar kadar, Namuslular da Yürekli Olmadıkça; O Memleketin Kurtuluşu Olmaz.” İNÖNÜ

Dünya siyasi tarihine baktığımızda, zalimlerle mazlumların, toklarla açların, haksızla haklının, güçlüyle zayıfın, sömürmek isteyenlerle sömürülmek istemeyenlerin, öldürmeye – yok etmeye kodlanmışlarla yaşamak için direnenlerin tarihi olduğunu görürüz.

Yenidünya düzeni demokrasiye, emeğe, Hukukun egemenliğine, ahlak odaklı siyasi mücadeleye; devrimci, sol değerlere – Atatürk’ün karma – kamu ekonomisine doğru eviriliyor. Saygılarımla.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ