MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİNDE MİLLİ ŞAİR MEHMET AKİF ERSOY’UN FERASETİ KONUŞULDU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un himayesinde düzenlenen “4 Şehir 4 Mekan 4 Akif” Sempozyum serisinin Mustafa Kemal Üniversitesi’ndeki ikinci oturumu “Mehmet Akif’in Feraseti ve Hatay Meselesinin Manevi Cephesi” başlığıyla Atatürk Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un hatırasından izler taşıyan sempozyuma Çukurova Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ev sahipliği yapıyor.
Oturum öncesi yapılan açılış konuşmalarında Hatay Valisi Mustafa Masatlı, Mehmet Akif Ersoy’un vatan sevgisini yalnızca sözlerinde değil, hayatının her alanında yaşamış büyük bir mütefekkir ve dava adamı olduğunu vurguladı.
Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinin milletin bağımsızlık mücadelesini, fedakarlığını ve imanını en güçlü şekilde yansıttığını, İstiklal Marşı’nın ise bu sevginin en büyük nişanesi olduğunu belirtti.
Mehmet Akif Ersoy’un mücadele ruhu ve vatan sevgisinin Hatay’ın her yanına ve insanına da sirayet ettiğini ifade eden Vali Masatlı, Akif’in İstiklal Marşı’nda milletin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini destanlaştırdığını, Hatay’ın da yıllar sonra aynı ruhla anavatana katıldığını hatırlattı. Vali Masatlı Akif’in savunduğu milli birlik ve beraberlik anlayışının ilelebet yaşayacağını ve gönüllerdeki mümtaz yerini her zaman muhafaza edeceğini sözlerine ekledi.
Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren konuşmasında TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a sempozyumun hayata geçirilmesinde vermiş olduğu destek ve 12 Mart tarihinde I. TBMM Binasındaki açılış konuşması için teşekkür etti.
İstiklal Marşı’nın “Korkma!” diye başladığına vurgu yapan Rektör Eren, Mehmet Akif’in zifiri karanlığın üzerine doğan sesinin sadece bir şiir mısrası değil, Kur’an’dan süzülen ilahi bir ilhamla milletimizin sinesine nakşedilmiş bir varlık çığlığı olduğunu dile getirdi ve “Çünkü Akif, sadece bir şair değil; irfanı kelamla yoğurmuş, inancı mücadeleyle harmanlamış bir aksiyon adamıydı.” değerlendirmesinde bulundu.
Rektör Veysel Eren şöyle devam etti:
“O, yüreğinde Allah’a olan sarsılmaz bir iman, zihninde milletine karşı sonsuz bir sadakat ve kaleminde düşmana karşı çelikten bir irade taşıyordu. İstiklâl Marşı’nı okuduğumuzda yalnızca dizelerle değil, tarihin nabzıyla, halkın çığlığıyla, vatanın kalbiyle karşılaşırız.
Eğer kelimelerle bir milletin dirilişini resmedecek bir sanat eseri arayacak olsaydık, o mutlaka Mehmet Akif’in kaleminden dökülen İstiklâl Marşı olurdu. Zira bu şiir, bağımsızlık aşkının, iman kudretinin ve millet iradesinin mısralara bürünmüş hâlidir. Hiçbir karşılık beklemeden, milletinin geleceği için yazdığı bu destan, Akif’in dava adamlığını ve mütevazı yüceliğini gözler önüne serer.
O, kimi zaman bir kürsüde hatip, kimi zaman bir idarede memur, ama en çok da kelimeleriyle milletinin ruhunu yoğuran bir şair olarak karşımıza çıktı. Ve biz, onu en çok şairliğiyle sevdik; çünkü onun mısraları, bir milletin sevinç ve kederini, direniş ve umudunu ilmek ilmek dokudu.”
Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş konuşmasında Mehmet Akif’in şiirlerini özellikle İstiklal Marşı’nı hayatlarının her safhasında, her aşamasında okuduklarını, Türkiye’de farklı vesilelerle yapılan yüzlerce organizasyona İstiklal Marşı ile başladıklarını ifade etti. Rektör Beriş, dünyanın en fazla bilinen şiirlerden birinin şairinin Mehmet Akif Ersoy olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu bir faniye nasip olmayacak durumlardan birisi. Ama o bunu hak ediyor mu? Hak ediyor. Neden hak ediyor? Şimdi Akif’in hem İstiklal Marşı’nda hem Safahat’taki diğer tüm eserlerinde ortaya koyduğu bir çizgi var. Erdemli bir insan, adil, vicdanlı bir insan duruşu var. Akif’in kendi hayatına baktığınızda da tam manasıyla bunu hayata geçirdiğini görüyorsunuz. Bir insan erdemli nasıl olur? Önce o erdemin nasıl olması gerektiğini, nasıl bir hayat yaşaması gerektiğinizi bilirsiniz ama diğer taraftan da o hayatı da yaşarsınız. Akif kendi hayatının bütün safahatında bunu göstermiştir.”
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan konuşmasında Mehmet Akif Ersoy’un 1935 yılında gerçekleştirdiği Hatay ziyaretinin önemine dikkat çekti. Programda, Akif’in hayatının zor bir döneminde, Milli Mücadele sonrasında 1923’ten 1936’ya kadar Mısır’da Türkoloji profesörü olarak görev yaparken yaşadığı sıkıntılar ve Hatay’a davet edilmesini ele alındı. Prof. Dr. Arıcan, Akif’in Türkçe’nin dil yurdu olarak gördüğü Hatay’a gelişinde, buranın anavatana girişin ilk başlangıcı olarak algıladığını ancak Fransız bayraklarını görünce büyük üzüntü duyduğunu ifade etti ve “Akif’in bu cennet yurdun önceki halini görmeliydim” sözlerine yer verdi.
Prof. Dr. Arıcan konuşmasında, Mehmet Akif Ersoy’un Hatay’da bulunduğu dönemde milli mücadele ruhunu canlı tutmaya büyük önem verdiğini vurguladı. Akif’in, Antakya Lisesi edebiyat öğretmeni Ali İlmi Efendi, felsefe hocası Mesut Fani Bilgili ve son sınıf öğrencisi Cemil Meriç gibi önemli isimlerle yakın temas kurduğu ve milli mücadeleye dair sorularını yanıtladığını belirtti. Hatay’ın, milli mücadeleye ilk destek veren bölgelerden biri olmasına rağmen anavatana dahil edilmeyişinin Akif’i derinden etkilediğini kaydetti.
Prof. Dr. Arıcan, Akif’in Ankara’daki milli mücadele yıllarında Atatürk’ün manevi cephesini güçlendirmedeki rolüne de değinerek, benzer bir mücadelenin Hatay’ın anavatana katılması sürecinde de yaşandığını aktardı.
Dr. Gazi Doğan Doğan Akif hatırasını yaşatmak için düzenlenen sempozyumda seçilen şehirlerin önemine dikkat çekti. İlk olarak Adana’nın Mehmet Akif Bey’in 1896’daki ilk görev yeri olması ve şahsiyetinin olgunlaştığı, şiirleri ve geleceğe dair düşüncelerinin şekillendiği bir şehir olarak önemine vurgu yaptı.
Hatay’ın ise kronolojik olarak Mehmet Akif’in hayatının son dönemlerinde öne çıksa da, milli mücadeledeki manevi cephenin güçlenmesinde büyük etkisi olduğu, Mustafa Kemal Atatürk’ün maddi katkıları gibi Mehmet Akif’in de Hatay’ın ana vatana yeniden katılımı sürecinde ferasetiyle örtüşen gayretleri olduğunu ifade etti.
Üçüncü şehir olarak Burdur’un, Mehmet Akif Ersoy’un Milli Mücadele’de milletvekili olarak görev yaptığı il olması sebebiyle önemli olduğunu belirtti. Burdur ve çevresindeki illerde halkla toplantılar yaparak iç karışıklıkların önüne geçmeye çalıştığı ve topluma metin olma mesajı verdiğini aktardı.
Son olarak Ankara’nın kapanış şehri olduğu ve “Dirayet-i İslam Marşı Günleri” ile Mehmet Akif’in şahsiyetini oluşturan üç temel kavram olan feraset, metanet ve dirayet ile ilişkilendirildiğini ifade etti. 12 Mart’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İstiklal Marşı’nın kabul edilmesini de Ankara bağlamında değerlendirdi.
Açılış konuşmaları sonrası Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Topkaya’nın moderatörlüğünde “Mehmet Akif’in Feraseti ve Hatay Meselesinin Manevi Cephesi” başlıklı panele geçildi.
Panelde Prof. Dr. Orhan Oğuz, ‘İstiklal Şairi Mehmet Akif Antakya’da’ konusunu ele alırken, Doç. Dr. Hasan Kaplan, ‘Dili Yok Kalbimin Ondan Ne kadar Bizarım: Milletin Derdiyle Dertlenen Bir Şair Mehmet Akif’ konusuna değindi.
Doç. Dr. Mikail Kolutek ise ‘Mehmet Akif Ersoy’un Antakya Seyahati’ni değerlendirirken, Dr. Mehmet Sılay ise ‘Akif’in Antakya Seyahati, İntibaları ve Son Şiiri’ni işledi.
Program sonrası panelistlere protokol üyeleri tarafından teşekkür belgesi verildi ve program toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.








