Tutuklu Gazeteci Murat Ağırel’in durumu çok ciddi..!
BIR ÜLKEDE ADALET
BALON GİBİ UÇUYORSA EĞER..!?
Son 18 yıldır hızla ve mantar gibi türeyen,;
“Yalaka, yanaşma GAZETECİ”,
sıfatlılara karşın,
ATATÜRK ilke ve devrimleriyle, HALKIN yararını düşünen ve kamu varlıklarının yandaşlara peşkeş çekilmesini, Yani YOLSUZLUKlarla ilgili gerçekleri topluma aktaran, gerçek GAZETECİler de var bu ülkede.
Her ne kadar, tıpkı 2.Abdülhamid dönemindeki gibi, baskı ve zulüm alanında olsalar da;
Bu mert, namuslu yiğid GAZETECİ kuşağımız,
Kanka destekli AKP iktidarı tarafından, çelme takılarak,
“Susturulmak”istenmekte, ‘KUMPAS’ kokan gerekçelerle, parmaklıklar arkasına gönderilmektedir…
Bu genç gazetecilerden biri de; 9 Mart 2020’den buyana 125 gündür, Silivri zindanında, aklanıp beraat etmeyi bekleyen Murat Ağırel’dir.
Murat’a Silivri’de ‘işkence’ yapılmıyormuş. Hatta hapishanede, personel ona çok iyi davranıyormuş.
Hal böyle imiş ama, Murat Ağırel günde en az, 6 ağrı kesici ile ya da kantinden aldığı dondurmayı yanaklarına bastırarak, diş ağrılarını gidermeye çalışıyormuş.
Cezaevi Doktoru, mutlaka bir hastanede ve gözetim altında tedaviye muhtaç olduğunu ve ameliyat bile edilebileceğini belirtmiş.
Ancak, yüksek yerlerden talimat olmayınca, sevgili Murat uzun süredir, bir türlü hastaneye sevkedilmiyormuş.
Daha açıkçası Murat; Ne bir takım AKP’liler gibi Fetö seviciliği yapıp, ona methiyeler dizmiş, Ne İktidar yandaşlığıyla, avanta mala mülke konmuş, Ne adam öldürmüş vs,vs…
Murat sadece, Aziz Atatürk’ün kurduğu Laik Cumhuriyeti savunup, haksızlık, yolsuzlukları dile getirdiği için, şu an hapiste ‘TERBİYE’ edilmek için tutuluyor sanki..?!
Bu tutukluluk sırasında da, TEDAVİSİ nin bir Hastanede yapılmasına, bu güne dek, izin verilmemiş ne yazık ki..?!.
Açıkçası, Murat kendi Diş ağrılarıyla baş başa bırakılmak suretiyle İŞKENCE ediliyor, susturuluyor sanki..,?
Sadece Murat değil,; Barış Terkoğlu,Müyesser Yıldız, Hülya Kılıç,Ahmet Keser ve diğer gazeteciler, ne yapmışlar; Hırsızı, arsızı, Fetö şerefsizlerini yazmak, yolsuzlukları ortaya çıkarmaktan başka?
Evet şimdi bu soruyu, AKP iktidarının en tepesinden, tabanındaki seçmenine kadar, Hatta yetmez, sayın Tayyibin kankası Devlet Bahçeli ile avenelerine de soruyoruz:
Bu, namuslu, yurtsever gerçek gazeteciler, ne yapmışlar, neden hapistedirler?
Gerçek anlamda, kendinizi de tatmin edecek bir yanıtınız var mı acaba,?
Haydi Vicdandan vazgeçtik.
Ya Allah korkusu..?
Alaatin SU
**
Murat Ağırel ile ilgili ayrıntılı haber
Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevin’de bir süredir diş ağrısı ile mücadele eden gazeteci Murat Ağırel’in tedavisinin gerçekleştirilmesi için avukatları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi.
Gazeteci Murat Ağırel’in avukatı Celal Ülgen Odatv’de bir yazı kaleme aldı.
Yazıda şunlar kaydediliyor:
“Cezaevleri ziyaretini yapan değerli avukat arkadaşlarımız Fuat Selvi ve Ziya İlker Göktaş cezaevinden Barış Pehlivan’ı, Hülya Kılınç’ı ve Murat Ağırel’i ziyaret ettikten sonra Ziya İlker Göktaş’ın aşağıdaki notuyla karşılaştım.
“O gün cezaevine biraz geç gittik. Malum Barış Pehlivan’ın doğum günüydü ve son mesajları da iletebilmek adına son ana kadar bekledik. Barış ile görüştük, avukat arkadaşlar ile birlikte televizyondaki kızının da bulunduğu klibi rahatça izlesin diye, gündüz bölümünde gitmeme kararı almıştık. Barış bir şeyler beklediğini ama bu kadarını ummadığını, bu sevginin kendisine inanılmaz bir sorumluluk yüklediğini söyledi. Kendisine doğum günü için kantinden dondurma aldığını, en güzel kıyafetleri giydiğini ve kendisini ödüllendirdiğini anlattı. Kızını televizyonda gördüğünde ekranı dondurmak istediğini anlattı. Bir şey diyemedik, o da devam etmedi, çünkü bir kelimeyi daha ne o söyleyecek ne de biz dinleyecek durumda değildik. Her şey düğümlenmişti boğazımıza. Sessiz sinema oynar gibi mektupları camdan okuttuk, mesajları camdan ilettik.
KONUŞAMIYORDU
Sonrasında Murat Ağırel’i görüşme odasına çağırttık. İlk geldiğinde sürekli zayıflayan Murat’ın yüzü toplamış gibi geldi bana ve mutlu oldum. Ama bu mutluluğum, o konuşana kadardı, diş etlerindeki şişlik nedeniyle yüzü toplamış görünüyormuş aslında. Ağzında sanki cam kırıkları var gibi konuşuyordu. Murat, ağrı kesici aldığını ve etkisini yeni göstermeye başladığını, dişlerinin çok ağrıdığını söyledi.
Murat’ın cezaevinde diş şikayetleriyle ilgili yapılan kontrolünde, doktor tedavinin mutlaka bu konuda uzman bir hastanede ve cerrahi müdahale ile çözülebileceğini ifade etmiş. Çünkü bazı dişlerinin çekilmesi, bazılarının dolgu yapılması, belki de implant gerekebileceğini söylemiş. Ayrıca diş eti ve diş temizliği de uzman bir diş doktoru tarafından yapılması gerektiğini ilave etmiş. Antibiyotik ve ağrı kesici tedavisi maalesef etkili bir sonuç vermemiş, ‘Günde en az dört kez bazen de altı kez ağrı kesici içtiğim halde bu beni sadece kısa bir süre rahatlatıyor, sonra ağrılarım yine başlıyor’ dedi.
Röntgen de çekilecekmiş ama bu tedavi değil sadece teşhise yardımcı olabilecek bir konu olduğu için, onu dinlerken aynı zamanda ağrılarıyla ilgili ne yapabiliriz bunu düşünmeye başladım. Cezaevi personeli senin taleplerini iletmedi mi dedim. Abi iletiyorlar ama onların yapabilecekleri bir şey yok, hatta dişim ağrıdığında yardımcı olmak için cezaevi personeli adeta çırpınıyor dedi.
ABİSİ OLARAK İSTEDİM
Ben avukat olarak değil bir abisi olarak ağzını açmasını istedim ve beni kırmadı, her iki tarafta diş etlerinin şişmiş durumda olduğunu gördüm. Bazı dişlerinin çürüdüğü, basit göz kontrolüyle, benim gibi bu konuda bilgisi olmayan birisi tarafından bile anlaşılıyordu. Bana, ‘Abi kantinden dondurma aldım, dişim ağrıdığında buzdolabından çıkarıp yanağıma bastırıyorum, soğuk ağrımı biraz geçiriyor ama sonra yine ağrıyor’ dedi. ‘Bu nedenle uyku düzenim iyice bozuldu, bir an önce bu diş konusuna bir çözüm bulmalıyız’ dedi.
‘Dışarıda belki bir diş hastanesinde tedavi olurum veya birleri buraya gelemez mi’ diye sordu. Murat’ın durumunu ve cezaevi koşullarını bildiğim için benim kanaatim git gel ile değil, bir hastanede yatarak tedavi görmesi gerektiği yönünde. Zira, doktorun önerdiği tedavi sadece birkaç kez diş hekimine gidilerek çözülecek nitelikte değil. Hastanelerde bu konuda cezaevinden gelenlerin yatarak tedavi görebilecekleri odalar var, bir an önce Murat’ın böyle bir yere sevk edilmesi gerekiyor. Tabii ben bunları düşünürken bir taraftan da Murat’la dışarıdaki olayları tartışıyorduk. Onca ıstırabına rağmen bu avukat görüşünü fırsat bilip, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyordu. Saatler hızla geçti ve gardiyan saatin 24.00’e geldiğini ikaz edince cezaevinden ayrılmak zorunda kaldım. Ben ayrıldım ama aklım orada kaldı. Murat’ın ağrıyan dişi benim de dişlerime dayanılmaz bir sancı salmıştı…”
Bu nedenle Avukat arkadaşımız Ruşen Bey İle konuştuk. Silivri İnfaz savcısına durumu iletmeyi kararlaştırdık. Ruşen Bey telefon etti ve durumun çok ciddi olduğunu sayın savcı ile paylaştı. Bu durum Murat’ın sağlık durumunu yakından ilgilendirdiğinden ilk hedefimiz bu rahatsızlığın giderilmesi olduğundan sosyal medyada sadece Murat’tan haber bekleyenler için durum tespitini paylaştık.
Sayın Savcı pazartesi günü bir doktor daha gönderebileceğini ve bu doktorun raporuna göre hareket edebileceklerini belirttiğinden pazartesi günü saat 13:00’e kadar beklemeyi uygun bulduk. Pazartesi günü sayın infaz savcısının inisiyatifinde bir ilerleme olursa bu ilerlemenin aşamalarını takip edeceğiz. Aksi taktirde Adalet Bakanlığı’na ve çeşitli kurumlara dilekçe ile başvurmak ve ziyaretlerde bulunmak zorunda kalacağız.
Kimseyi bize ya da Murat Ağırel’e acıması için harekete geçirmiyoruz. On günden fazla bir süreçte korkunç diş ağrıları ile savaş veriyor Murat Ağırel. Diş ağrılarının giderilmesi ve sağalmanın görülebilmesi için özellikle röntgen çekebilen ve diş ve çene cerrahisinin olduğu bir hastaneye sevki şart görünüyor Murat Ağırel’in.
Bunu tahliyeyi sağlamak için de söylemiyoruz. Gazetecinin bir bedel ödemesi gerekiyorsa bu bedeli ödeniyor. Ancak sağlıklı olmak, ayakta kalmak da gerekir. Bu nedenle Murat’ın bir an önce sağlığına kavuşması, ağrılardan kurtulması gerekli.
Pazartesi günü avukat arkadaşlarımız Fuat Selvi ve Ziya İlker Göktaş yeniden Silivri’de olacaklar ve biz gelişmelere göre eylem ve başvuru biçimlerimizi tespit edeceğiz.
Murat’ın ağrıyan dişi ve diş etleri hepimizin dişlerini ağrıtmaya devam ediyor…”