Hatay Eğitim Sen’den Pandemi Koşullarında Eğitim Araştırması
Eğitim Sen Hatay Şubesi Yürütme Kurulu, Pandemi koşullarında eğitim araştırması yaptığını belirtti.
Yürütme Kurulu tarafından yapılan Basın açıklamasında, Pandemi koşullarında yaptırılan eğitim araştırmasıyla ilgili şu bilgiler phaylaşıldı:
Kovid-19 salgını dünya çapında hızla yayılmaya devam ederken sağlık, eğitim ve çalışma yaşamı başta olmak üzere toplumsal yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkilemeye devam etmektedir. 150’yi aşkın ülkede okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm kademelerde eğitim kurumları hızla kapatılmış ve eğitim öğretime ara verilmiştir. 2020’nin ilk yarısı itibariyle dünya çapında bütün eğitim kademelerinde bir milyarın üzerinde öğrenci, geleneksel yüz yüze eğitim ortamlarından uzaklaşmıştır.
Türkiye’de ise eğitim öğretime ara verilmesinden 18 milyonu aşkın öğrenci, 1 milyonu aşkın eğitim emekçisi etkilenmiştir. Eğitim Sen tarafından 2 bin 239 öğretmenin katılımıyla ‘Pandemi Koşullarında Eğitim’ başlıklı bir araştırma gerçekleştirilmiştir.
Araştırma sonuçları, eğitim sisteminin, okulların ve eğitim emekçilerinin pandemi koşullarında eğitime ne kadar hazır olduğunun görülebilmesi açısından önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
*Ankete katılanların Okul türleri %14.4 Okul öncesi,%34.9 İlkokul ,%25.2 Ortaokul, %25.5 Lise
*Ankete katılanların yüzde 85’i öğrencilerin okula servis ile geldiğini ifade etmiştir. Okul servislerinin fiziki mesafenin korunması açısından ciddi bir risk oluşturduğu açıktır.
*Ankete katılanların yüzde 43’ü çalıştığı okulda sınıf mevcudunun 20-30 arası, yüzde 36,4’ü ise 30-40 arası olduğunu ifade etmiştir. Eğitim sisteminin en önemli sorunlarından birisi olan ‘kalabalık sınıflar’ sorunu pandemi koşullarında fiziki mesafeye uyarak eğitim-öğretim yapılmasının ne kadar zor olduğunu açıkça göstermektedir.
*Ankete katılanların yüzde 93’e yakını okulların açılması halinde halihazırdaki sınıf mevcutlarıyla, öğrenciler arasında gerekli fiziki mesafenin sağlanmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir.
*Ankete katılanların yüzde 70’i maske kullanarak ders anlatımı olması halinde ders sürelerinin ‘20 dakika’ ile sınırlandırılması gerektiğini belirtmiştir. Ders süresinin ‘30 dakika’ olması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 28,5’tir.
*Ankete katılanların yüzde 90,8’i, Sağlık Bakanlığı’nın okullar için belirlediği ilkelere göre, çalıştıkları okulun yeterli alana sahip olmadığını söylemiştir. Yeterli fiziki alana sahip olduklarını söyleyenlerin oranı yüzde 9 ile sınırlı kalmıştır.
*Katılımcıların yüzde 61,7’si okulunun ikili eğitim için uygun koşullara sahip olduğunu belirtirken, yüzde 38,3’ü okulunun ikili eğitime uygun olmadığını ifade etmiştir
*Okulunda üçlü eğitim yapılabilmesinin koşullarının olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 80,4 gibi yüksek bir oranda çıkmıştır.
*Ankete katılanların yüzde 87’si çalıştığı okulda öğrenci tuvaletlerinin, sayı ve büyüklük açısından fiziki mesafeyi korumak için yeteli olmadığını ifade etmiştir.
*Ankete katılanların yüzde 88’i çalıştığı okullarda bulunan diğer ortak kullanım alanlarında öğrenciler arasında fiziki mesafenin korunacağı yeterli alanın olmadığını ifade etmiştir.
*Ankete katılan eğitimcilerin yüzde 82,7’si öğretmenler odasında fiziki mesafenin korunacağı yeterli alanın olmadığını belirtmiştir.
*Katılımcıların yüzde 96,4 gibi çok büyük bir bölümü, pandemi sürerken eğitim öğretimin başlatılması halinde, kendisi ve ailesinin sağlığının tehdit altında olacağını düşünmektedir.
*Ankete katılanların yüzde 92,9’u okullardaki sosyal etkinliklerin fiziki mesafe kurallarına ve sağlık koşullarına uygun olarak yapılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
*Ankete katılanların yaklaşık yüzde 93’ü, okullarında eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için ek personele (öğretmen, yardımcı hizmetli vd.) ihtiyaç olduğunu düşünmektedir.
*Ankete katılan eğitimcilerin tamamına yakını (yüzde 99,3) pandemi döneminde eğitime ayrılan bütçenin arttırılması gerektiğini ifade etmiştir.
UNESCO Uluslararası Eğitim Planlama Enstitüsü, okulların yeniden açılmasıyla ilgili olarak çeşitli öneriler paylaşmıştır. UNESCO’nun önerileri arasında eğitime ayrılan bütçenin korunması, okullara bütçeden ayrılan payın artırılması gibi önemli öneriler yer almaktadır.
*Ankete katılanların yüzde 93,8’i uzaktan eğitimin nitelikli bir şekilde yapılmadığını ifade etmiştir. Uzaktan eğitimin nitelikli olduğunu belirtenlerin oranı sadece yüzde 6,2’dir.
PANDEMİ KOŞULLARINDA EĞİTİM ARAŞTIRMASININ SONUÇLARI
- Araştırmamızın en dikkat çekici sonucu, katılımcıların çok büyük bir bölümünün (yüzde 96,4), kovid-19 salgını sürerken eğitim öğretimin başlatılması halinde, kendi sağlığının ve ailesinin sağlığının tehdit altında olacağını düşünmesidir. Bu mutlaka önemsenmesi gereken bir durumdur.
- Araştırmaya katılan eğitim emekçileri, kalabalık sınıf sorunu, okullardaki fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri sürerken fiziki mesafe ve diğer tedbirlerin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını düşünmektedir.
- Ankete katılan eğitimcilerin tamamına yakını pandemi döneminde eğitime ayrılan bütçenin ve okulların ihtiyacı olan ödeneklerin arttırılması gerektiğini ifade etmiştir. Eğitimde yaşanan personel (öğretmen, yardımcı hizmetli vd.) yetersizliği vurgusunun yapılmış olması önemlidir.
- Çok sayıda ülkenin nüfusundan fazla öğrenciye sahip olan Türkiye’de koronavirüs salgını gibi yüzyılın en ciddi tehdidi sürerken okulların açılmasında ısrar etmek, salgının öğrenciler, eğitim emekçileri ve aileleri arasında yayılması riskini kaçınılmaz olarak arttıracaktır.
- Pandeminin devam ettiği koşullarda eğitim öğretime başlamak, 18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın eğitim emekçisinin salgının potansiyel hedefi haline getirilmesi anlamına gelmektedir.
- Pandemi tehdidinin giderek büyüdüğü koşullarda MEB, eğitim iş kolunda örgütlü sendikalarla acilen bir araya gelmeli ve süreci Sağlık Bakanlığı, sendikalar ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) gibi meslek örgütleri ile koordineli bir şekilde hareket ederek yönetmelidir.
- Eğitim Sen olarak, MEB’i eğitim ve pandemi ile ilgili her türlü bilgi paylaşımı ve karar alma süreçlerinde daima şeffaflık ve açıklık ilkesine uygun hareket etmeye davet ediyor, salgın tehdidinin daha da arttığı koşullarda okulların açılması gibi tehlikeli adımlar atmaktan uzak durmaya çağırıyoruz.
Salgında Gelinen Aşamayı ve Eğitim Kurumlarının Durumunu Tartışmaya Açıyoruz!
MEB’in ve YÖK’ün bu kadar önemli bir konuda yapmadığını Eğitim Sen yapma kararı almıştır. Eğitim Sen, 12-13 Ağustos tarihlerinde ‘Kovid-19 Salgınında Gelinen Aşama ve Eğitim Kurumlarının (okullar ve yükseköğretim kurumları) Durumu’ konulu çevrimiçi bir etkinlik düzenleyecektir. Alanında uzman bilim insanları ve akademisyenlerle salgında gelinen aşama ve salgının seyri, halk sağlığı açısından değerlendirilecek, alandaki sağlık emekçileri, öğretmenler, eğitim yöneticileri ve idari personel ile yükseköğretim kurumlarında çalışanların karşı karşıya olduğu riskler farklı yönleriyle ele alınacaktır.
12 Ağustos Çarşamba günü saat 13.30’da yapılacak ilk oturumda TTB Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Kovid-19 İzleme Kurulu Üyesi ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Kurt Azap, TTB Üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Kayıhan Pala ve SES Eş Başkanı İbrahim Kara ile kovid-19 salgınında gelinen son durumun halk sağlığı açısından ne anlama geldiği tartışılacaktır. Saat 15.30’da başlayacak ikinci oturumda ise alanda görev yapan eğitim emekçileri, öğretmenler, eğitim yöneticileri, idari personel ile salgının sürdüğü koşullarda okulların açılıp açılmamasının nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağı tartışılacaktır.
13 Ağustos Perşembe günü saat 13.00-15.30 arasında yapılacak üçüncü oturum ile yükseköğretim kurumları ve bu kurumlara devam eden öğrenciler açısından salgın koşullarında yüz yüze eğitimin ne kadar mümkün olduğu tartışılacaktır. Aynı gün saat 16.00-19.00 arasında yapılacak dördüncü oturumda ise salgın döneminde kadın emekçilerin yaşadığı sorunlar ve bu sorunlara dönük çözüm önerileri tartışılacaktır.