CHP’li Atila Sertel: KİT’lerde Trabzon ve Rize A.Ş kurulmuş!
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Gazeteci kökenli Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Atila Sertel, Türkiye’deki KİT’lerin yönetim kurulları ve üst düzey yöneticileriyle ilgili ilginç bir istatistik paylaştı.
Türkiye’deki KİT’lerden 32 tanesinin yönetim kurullarında ve üst düzey yönetiminde 40 Trabzonlu 22 Rizeli olduğunu açıklayan Milletvekili Atila Sertel, “Türkiye’deki KİT’leri Trabzon ve Rizeliler yönetiyor dersek yanlış olmaz. Şimdi buradan sormak gerekiyor. Diğer kentlerimizden çok az sayıda genel müdür, genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi var iken KİT’lerin üst düzey yöneticilerin neredeyse yüzde 50’sinin Rizeli ve Trabzonlular’dan oluşması normal mi? Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı kendi kentinden olanlara pozitif ayrımcılık mı yapıyor” dedi.
TÜRKİYE’DE 81 İL VAR
KİT Komisyonu olarak yaptıkları denetimlerinde KİT’lerde görev gören yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yöneticilerin özgeçmişlerindeki en kritik ortak noktanın doğum yerleri olduğunu tespit ettiğini ifade eden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şunları söyledi:
“2015 yılında milletvekili seçildim ve o günden bu güne kadar Cumhuriyet Halk Partisi adına KİT Komisyonu’nda görev aldım. KİT Komisyonu’nda dikkatimi çeken bir konu oldu. Bugüne kadar biz hiçbir kentimizden yönetim kurulu üyeliklerine giren ya da genel müdürlük seviyesine yükselen kişilerin doğdukları şehirlere hiç bakmamıştık. Ama benim dikkatimi çeken bir konu oldu. Ve KİT Komisyonunda da bunu zaman zaman dile getirdim. Yaptığım araştırmada; Türkiye’de Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nde Trabzon ve Rize kentimizin ağırlıklı olarak yönetim kurulu üyesi, genel müdür ve genel müdür yardımcısı olduklarını tespit ettim. Örneğin Vakıfbank’ta ve yan kuruluşlarında yönetim kurullarında görev gören 9 Trabzonlu ve 2 Rizeli var. Vakıf İnşaat’ta 1 Rize, 3 Trabzonlu yer almış. PTT’yi neredeyse Trabzon ve Rize koalisyonu yönetiyor. 5 Trabzonlu, 3 Rizeli yönetim kurulu üyesi var PTT ve iştiraklerinde. Halkbank’ta 4 Trabzonlu ve 2 Rizeli yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yönetici var. Emlak Katılım Bankası’nda 4 Rize, 1 Trabzonlu yönetim kurulu üyesi var. İller Bankası’nda 3 Trabzonlu ve 2 Rizeli yönetim kurulu üyesi var. Ziraat İşletmeleri AŞ’de 1 Rizeli var. ASFAT’ta bir Trabzonlu, TEİAŞ’da 1 Trabzonlu var. ÇAYKUR yönetiminin neredeyse tamamı Rizeli. İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlama Komitesi’nin yönetiminde 2 Trabzon, 1 Rizeli var. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu yönetiminde 2 Trabzonlu, Türk Eximbank yönetiminde 1 Rizeli, 1 Trabzonlu var. Türksat’ta yönetim kurulu başkanı Trabzonlu, yönetim kurulu üyelerinden biri Rizeli. TOKİ’de Başkan ve Başkan Yardımcısı Trabzonlu. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yönetiminde 1 Trabzonlu, Sümer Holding yönetiminde 1 Trabzonlu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını’nın yönetiminde 1 Trabzonlu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu yönetiminde 1 Trabzonlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi yönetiminde 1 Trabzonlu var.”
POZİTİF AYRIMCILIK MI YAPILIYOR?
KİT üst düzey yöneticileri arasında diğer kentlerden az sayıda kişi bulunurken ve homojen bir dağılım olduğu görülürken, hemen hemen her KİT’te Rize ve Trabzonlu’nun olmasının dikkat çekici olduğunu dile getiren CHP Milletvekili Atila Sertel, “KİT’lerde göreve gelen Rize ve Trabzonlu üst düzey yöneticiler bu iki kentte yaşayan insanların iş başvurularını çok daha rahat kabul ediyor. Ve onların çok daha rahat yükselmesi noktasında yetki sahibi olarak görev görüyorlar. Türkiye’de 81 il var. 81 ilden iyi yetişmiş, teknik anlamda, üniversite anlamında çok iyi bürokratlar olmasına rağmen yönetim kurulu üyeliklerini ve genel müdürlükleri alamazken Rize ve Trabzonlular’a bu ayrımcılık niye? Niçin yapılıyor? Bu konuda Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıt vermesi gerekiyor” diye konuştu.
İŞSİZ GENÇLER DİKKATLE İNCELESİN
İktidara yakın olan isimlerin memleketlerinden dolayı kolaylıkla iş bulabildiğini diğer taraftan Trabzon ve Rize’de çok sayıda işsiz genç bulunduğunu hatırlatan Sertel, işsiz gençlere seslenerek, “Trabzon ve Rize’de üniversite mezunu olup işsiz olan gençlere sesleniyorum. Sizler iş bulamazken, liyakatla, sınavla işe girmek için çabalarken Trabzon ve Rize Anonim şirketi ortaklığının üst düzey yöneticileri size el uzatmıyorlar. Bunu gelin, araştırın, inceleyin. Ben isim isim liste olarak yayınlayacağım. Trabzon ve Rizeliler’in ne kadar etkin yerlerde görev yaptığını Trabzon ve Rize’de yaşayan gençlerimiz de dikkatle incelesin” dedi.
SUDAN’LA YAPILAN TARIMSAL ANLAŞMANIN SUYU ÇIKMIŞ!
Bu arada CHP Milletvekili Atila Sertel, Sudan’la yapılan tarımsal anlaşmaya da dikkat çekerek, “Sadanla yapılan tarımsal anlaşmanın suyu çıkmış. Anlaşma var, taahhüt var, verilen bir karış toprak bile yok” eleştirisinde bulundu.
Türkiye ve Sudan hükümeti arasında yapılan anlaşma gereği Sudan’da 12 bin 500 hektarlık alanda çiftlik kurulacağnı, Türk girişimciler de bu alanda tarımsal üretim yapacaklarını, Bu amaçla kurulan Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık A.Ş. isimli şirketin 4 yıldan beri faaliyette olmasına rağmen Sudan’dan bir karış toprak bile alamadığına dile getiren CHP Milletvekili Atila Sertel, Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık A.Ş’nin bilanço ve hesaplarının TBMM KİT Üst Komisyonu toplantısında görüşüldüğünü belirtti.
Görüşmelerde Sudan hükümetinin taahhüt ettiği araziyi Türkiye’ye vermediği için üretime geçilemediği vurgulandı. Komisyonda söz alan CHP İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu CHP grubu sözcüsü Atila Sertel, “Türk-Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi, 5 Eylül 2018’de faaliyete başlamış. Ama dört senedir de hiçbir faaliyeti yok. ‘Arazi versin bize Sudan.’ dedik, arazi de yok. Söz verilen arazi verilmemiş başka bir arazi gösterilmiş ama o arazi de tarıma elverişli değil. Dolayısıyla ortada 4 senedir yürürlüğe giremeyen ölü doğmuş bir anlaşma var” dedi.
“BU PROJENİN KİME HAYRI DOKUNUR?”
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı İbrahim Yumaklı ve Türk-Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi Genel Müdür Vekili Hasan Gezginç’e yönelik sorular yönelten CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şöyle devam etti:
“Bu proje için Türkiye Cumhuriyeti toplamda ne kadar harcama yaptı? Acaba bu Sudan’a yapacağımız harcamayı Türkiye’deki tarımsal desteğe harcasaydık daha mı doğru olurdu? Yani bu Sudan’a kim dedi ‘Gidin, arazi tutun.’ diye? Ben gerçekten akıl sır erdiremiyorum, nasıl olur? Siyasal istikrarın olmadığı ve iç çatışmaların sürdüğü bir ülkede, hükûmetlerin kurulamadığı bir ülkede kiminle ne anlaşma yapıyorsunuz? Biriyle yaptığınız anlaşmayı öbürü rahatlıkla bozabilir, kabul etmeyebilir; istikrar olmayan bir ülke. Taahhüt ettiği araziyi vermediği takdirde siz ne yaptınız ya da ne yapmayı düşünüyorsunuz? Yani diyorsunuz ki: ‘Biz Sudan’dan araziyi istedik, bize verecekler inşallah.’ İnşallah, maşallah, devam ediyoruz yani böyle bu. Anlaşmanın tek taraflı feshi sizce mümkün mü? Yani anlaşma bizim tarafımızdan ya da Sudan tarafından bozulursa bunun tazminat hükümleri var mı? Böyle bir durumda biz mi zarara gireceğiz; onlar mı bize tazminat ödeyecek, biz mi tazminat ödeyeceğiz? Buna ilişkin bu sözleşmenin ana maddelerini açıklamanız lazım bize. Bu Hükûmet, yeni kurulan Sudan Hükûmeti bu araziyi şimdi verse dahi burada üretime ne kadar sürede geçersiniz ve ne ekersiniz, ne biçersiniz? Orada ekilen biçilenin Türkiye’ye ne hayrı dokunur?”
“YÖNETİM KURULU MAAŞ ALMAYACAK”
Sertel, şirketin yaptığı hiçbir iş olmamasına rağmen yönetim kurulu üyelerinin 4 yıldır maaş almasını da eleştirirken, daha sonra söz alan Türk-Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi Genel Müdür Vekili Hasan Gezginç yönetim kurulu üyelerinin bundan sonraki süreçte maaş almayacaklarını açıkladı. Türkiye’nin bu anlaşma için şimdiye kadar para harcamadığını öne süren Gezginç, şunları söyledi:
“Bu söylenenlerin tamamı çerçevesinde, bu şirket kapsamında şu ana kadar ülkemiz dışına harcanmış tek bir kuruş yoktur. İkinci olarak da bilinmesini istediğim bir konu şahsım adına, şirketim adına: Bakanlığınızda yeni bir değişim söz konusu, Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi adına bu dönemde Tarım Bakanlığı adına yönetimde yer alan arkadaşlarımızın hiçbiri herhangi bir huzur hakkı, herhangi bir isim adı altında para talep etmeyeceklerdir ve almayacaklardır.”