Kadın cinayetlerinin, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin kader olmadığını biliyoruz
Hatay Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Hatay Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Hatay Psikologlar Derneği, Kadın cinayetlerinin, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin kader olmadığını bildiklerini dile getirdiler.
8 Mart Dünya Kadınlar gününde Antakya Gazeteciler Cemiyetinde Basın açıklaması yapan Hatay Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Hatay Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Hatay Psikologlar Derneği üyeleri, 2019 yılında 474 kadının öldürüldüğüne dikkat çektiler.
Hatay Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Hatay Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Hatay Psikologlar Derneği adına Basın açıklamasını okuyan SES Kadın Şube Sekreteri Yasemin Yıldırım, şu ifadelere yer verdiler:
“1857’de Newyork’ta eşit işe eşit ücret ve 8 saatlik işgünü talebiyle greve çıkan dokuma işçisi 129 kadının kilitlendikleri fabrikada çıkan yangında hayatını kaybetmesi üzerine tüm dünyada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak anılıp kutlanmaktadır. Kadınlar ve kız çocuklarına yönelik her türlü eşitsizliğin karşısında olan biz hizmet sağlayıcılar; insan hakları temelli mesleki uygulamalarla, çalışan, çalışamayan, şiddete maruz bırakılan, erken yaşta ve zorla evlendirilen, eğitime erişemeyen/eriştirilmeyen, dışlanan, örselenen, ötekileştirilen, ayrımcılığa maruz bırakılan, güvencesi olmayan, yoksullaştırılan, sağlık ve sosyal hizmetlere ulaşamayan kadınların yanındayız.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre 2019 yılında ne yazık ki 474 kadın cinayeti işlenmiştir. Biz hizmet sağlayıcılar, kadınların en temel insan hakkı olan yaşama hakkının ellerinden alınmasının; maruz kaldıkları şiddet, taciz ve tecavüzün son bulmasını istiyoruz. Kadın cinayetlerinin, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin kader olmadığını biliyoruz. Bu kötü tabloyu değiştirmek için yapılabilecek çok şeyin olduğunu biliyor ve hatırlatıyoruz. Biz hizmet sağlayıcılar:
Kadınların topluma eşit katılımı önünde set oluşturan ve eşitsizliği pekiştiren her türlü engelin ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için devletin sorumluluk almasını,
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen koruyucu, önleyici önlemlerin etkin şekilde uygulanmasını ve bu kapsamda hizmet sunan kuruluşlar olan ŞÖNİM ve Sığınma Evlerinin güçlenmesinin ve tüm ülkede etkin hizmet vermelerinin sağlanmasını, şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesinin uygulanması bağlamında kadının korunması ve güçlendirilmesi ile ilgili her türlü düzenleme ve uygulamanın hayata geçirilmesini, cinsel şiddet ile ilgili yaptırımların etkin uygulanmasını, “iyi hal” ve “rıza” ile yumuşatılmamasını, cezaların caydırıcı olmasını, küçük yaşta ve zorla yaptırılan evliliklerin mutlaka önüne geçilmesini, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığı pekiştiren uygulamaların önlemesini, bu konuda bilimsel bilgilerin temel alınarak hizmetlerin sunulmasını ve bu alandaki uzmanların desteği alınarak gerekli eğitimlerin yaygınlaştırılmasını, engelli kadınlar hem kadın hem de engelli olmaktan kaynaklı çoklu ayrımcılığa maruz kalmaktadır, bu sebeple engelli kadın ve kız çocuklarının her türlü ayrımcılıktan, şiddetten uzak bağımsız bir yaşam sürebilmesi için koruyucu, önleyici önlemlerin etkin şekilde uygulanmasını, göçmen ve sığınmacı kadınlar da, kadın oldukları için iki kat ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Tüm göçmen ve sığınmacı kadınların yaşadığı ayrımcılık ve güvencesizliğin son bulması için gerekli koruyucu, önleyici önlemlerin alınmasını, toplumsal cinsiyetle ilgili farkındalığı sağlayacak tüm toplumu kapsayan eğitim çalışmalarının düzenlenmesini ve konunun kreşlerden, anaokullarından başlanarak ilk ve orta öğretim müfredatında yer almasını, şiddetin kuşaktan kuşağa aktarımını engelleyecek önlemlerin alınmasını, şiddet uygulanan evde çoğunlukla çocukların da şiddete uğradığını unutmadan, “tanık” olmalarının getirdiği sorunlara da bütüncül sağlık ve sosyal hizmet yaklaşımlarıyla müdahale edilmesini, kadınlarla ilgili politikalar belirlenirken kadınlardan ve alanda kadınla çalışan meslek örgütlerinden görüş alınmasını ve katılımın sağlanmasını,
Özellikle yönetim kademelerinde olanların ve medyanın kadınla ilgili söylemlerde aşağılayıcı, ayrıştırıcı dilden uzak durmalarını önemsediğimizi ve izleyicisi olduğumuzu belirtiriz.”