HER DEVRİN İTLERİ
- 03.06.2020
- HER DEVRİN İTLERİ için yorumlar kapalı
- 794 kez okundu
“Bulunmazsa adâlet milletin efrâdı beyninde // Geçer bir gün zemîne, arşa çıksa da pâye-i devlet.” (Milleti yönetenlerin beyinlerinde adâlet kavramı olmazsa, o devlet ve yöneticileri; gökyüzüne çıkmış, yükselmiş olsalar bile, bir gün muhakkak yerin dibine geçer, yıkılır.)
“Görüp ahkâmı-ı asrı münharıf sıdk u selâmetden // Çekildik izzet ü ikbâl ile bab-ı hükûmetten.” (Çağın en büyük imparatorluğunun ve yöneticilerinin doğruluk – adalet ve güvenlikten uzaklaşmış olduklarını görünce; onurumuzla ve mutlulukla hükümet kapısından ayrıldık.) Namık KEMAL “Biz de öyle yaptık”
İşgal, talan, kan ve gözyaşı üzerine kurulu Osmanlıda; her devrin itleri yağcı, yalama, yağdanlık, yavşak, dalkavuk, şakşakçı, şaklaban, kemik yalayıcı, omurgasız, yanar döner yalakaların ürettiği yalanın, gammazlığın, riyanın, iki yüzlülüğün geçerli olması; yöneticilerinin de beyinlerinde devletin temeli adaletin kalmamış olmasından dolayı, en yüksek makamlarda bulunmuş olan vatan ve özgürlük şairimiz Namık KEMAL, bütün yüksek görevlerden namusu ve onuruyla ayrıldığını anlatıyor.
Çağların dehası Büyük kurtarıcı, kurucu ve devrimci Mustafa Kemal Atatürk; “Özgürlük Benim Karakterimdir” der ve şöyle devam eder: “Ben, hümanist (yüksek insanlık ideli) duygularımı Tevfik FİKRET’ten; Bağımsızlık Aşkımı da Namık KEMAL’den aldım.”
İnsanoğlunun var oluşundan beri, çok değişik kişilikte insanlar olmuş ve olacaktır. Sosyoloji ve siyaset biliminde – toplumsal yaşamda bu değişik tiplerden biri de “Her Devrin İtleri – Yalakalardır.”
Beceriksiz, basiretsiz, kendisine saygısını yitirmiş, özgüveni olmayan, onursuzlaşmış birinin taşıdığı sıfatın adıdır her devrin iti olmak. Kişiliksiz bir kişinin çıkarları uğruna, bir makama veya başkalarına hak etmediği, gereğinden çok fazla iltifatlarda – değerlerde bulunma düşkünlüğüne her devrin iti denir.
Her devrin iti olmak, insanlık tarihi kadar eski bir meslek ve sanattır. Sınıflı toplumlarda – ezen ve ezilenin egemen olduğu yaşam biçimlerinde, kaçınılmaz bir olgudur her devrin iti olmak. Aslında bu düşkünlere psikologların, nörologların kafa yorması gerekiyor. Çünkü tanımı yapılacak ve tanısı konacak en zor kavram, durum ve hastalıklardan biridir her devrin itliği – yalakalık.
Her insan, her devrin iti olamaz. Çünkü kişisel çıkarları yolunda onurunu ayaklar altına serebilme alçaklığı; yüksek zekâ, beceri, kıvraklık, hazır cevap olmayı, dansöz gibi kıvırmayı gerektirir her devrin iti olmak.
Günümüzde de en çok getirisi olan bir meslektir her devrin iti olmak. Üretmeyen cırcır böceği gibi hazır yiyici, tembel, uyuşuk; dili ve bedeniyle yaşamını sürdürendir her devrin iti.
Her devrin itleri mal, mülk, makam gibi bazı kazanımlar elde ederler. Ancak bu kazanımları onlarda alışkanlık hastalığını oluşturur. Ölünceye kadar yakalandıkları bu amansız her devrin iti olma – yalakalık hastalığından kurtulamazlar.
En çok da psikolojik, nörolojik kaynaklı sorunları olan narsistler; güdüsel gereksinimlerini doyurmak isteyen yöneticiler; her devrin itlerini diplerinden ayırmaz, korur ve kollar.
Dinleri, dilleri, ırkları, mezhepleri ve renkleri olamaz her devrin itleri yalakaların. Güç merkezi değiştikçe, fırıldak gibi dönerler. Her zaman gücün ve güçlünün yanında, korkak ve kaypak olurlar.
“Bir ülkede her devrin iti olmanın sağladığı çıkar; dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa o ülke batar.” (Montesquieu)
Her devrin itleri mal, mülk ve makam sahi olanların yanında, yakınında olmayı; Kendilerinin üstün özelliklerinden sayarlar. Böyle bir mevki ve makamı ellerinde bulundurmak yolunda hiçbir sınır ve rakip tanımazlar. Aşağılanmayı, horlanmayı iltifat ve şeref bilir her devrin itleri yalakalar.
Bir proje partisi olmaktan da savurularak, tarikata dönüşen siyasi iktidar; yarattığı saadet zincirinden – yağma sofrasından bir kemik de Ben kapayım yarışına giren her devrin itleri – yalakalar: Kurşun gösteriyor, katliam liste yapıp açıklıyor, g..tünün kılı oluyor, kendisinin ve çocuklarımın ömrünü sebil su çeşmesi – hayrat ediyor. Allah’ın bütün sıfatlarını taşıyor gibi şirk batağında kulaç atıyor.
Her devrin itlerinin maharetleri saymakla bitmez: Siyahı beyaz, zoru kolay, azı çok, kısayı uzun, katili masum, suçluyu suçsuz, namussuzu namuslu, yalancıyı gerçekçi yaparlar ve inandırırlar.
O’nlar ki “Beyin Fahişesi Dönek Solcular, Yetmez Ama Evetçiler, Neo Liberal” deyyuslarla demokrasi çığırtkanlığı tramvayına birlikte bindiler. Demokrasi kapısından içeri girdiler. Ve demokrasi, Hukuk kapılarını arkadan kilitlediler.
Şimdi o kilitledikleri kapıları açmamak – açtırmamak için; çok büyük tahkimatlar – yığınaklar yapılıyor, haberiniz olsun.
Ben, bu eşsiz ülkem ve topraklarında yatan şehitler; deli gömleği giydirilmiş, akla ziyan politikalar uğruna; dalından koparılan selvi boylu, Kınalı Kuzular için yanıp kahroluyorum.
Gökyüzü bulutlu, yarınlar karanlık, yarınlar “Kuşun Gibi Ağır.”
- A’sından Z’sine ÇÖKÜŞ - 21 Ağustos 2024
- CHP’YE 2. KEZ YÜKLENEN TARİHSEL SORUMLULUK - 15 Nisan 2024
- CÜLUSLARA– KAYIK SEFALARINA- HELVA GECELERİNE KARŞI; HALKIN DEMOKRATİK DEVRİMİ - 8 Nisan 2024
- HALKTAN BİRİ, DR. HÜSEYİN AKSOY - 3 Mart 2024
- SÜMER UYGARLIĞININ ACI SONU- YIKILIŞI - 27 Kasım 2023
- ORTADOĞU’DA SON TANGO - 22 Ekim 2023
- TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BİR REJİM: BONAPARTİZM - 18 Temmuz 2023
- HATAY ÜZERİNE KİRLİ OYUNLAR - 6 Temmuz 2023
- ÖLÜMSÜZ MESLEK: YALAKALIK - 31 Ocak 2023
- ÜRETİM, PAYLAŞIM ve DÜNYA DÜZENİ - 27 Ocak 2023