BİR GÜNE SIĞMAZ ANALAR…
Sevgili okurlarım;
Malûmunuz; bu gün, yani (10 Mayıs 2020) Pazar günü, “ANNELER GÜNÜ” kutlandı.
İnancımız o dur ki;“Ana-Anne” kavramını kim, nasıl, ne şekilde içselleştirmişse, bu müstesna günü o manada kutlamıştır…
30 yıl önce Hakk’a yürüyen canım anamı ve elleri öpülesi tüm anaları, zihnimde her ne zaman canlandırmak istesem; kelimeleri oluşturan heceler; cümleleri oluşturan kelimeler ve tarifi oluşturan cümleler kifayetsizliğinden ötürü acze düşerler…
Ana kavramı her ne kadar;
“Ana, en güvenilir ve en korunaklı limandır… Feragat ve fedakârlık timsalidir… Yokluğu, yoksulluğu sevdiklerine hissettirmeyen en sağlam kaledir… Gücünü, sınırsız sevgisinden ve koşulsuz himaye güdüsünden alan en güçlü insandır… Ölümün dahi öldüremediği yegâne yürektir… Karakışı, ilkbahara; hiddeti ve öfkeyi şefkate dönüştüren emsalsiz insandır… Atatürkler dünyaya getiren Selanikli Zübeyde Hanımdır.. Vatan aşkı ile çelik duruş sergileyen Erzurumlu Nene Hatundur… İnebolulu Şerife Bacıdır, Antakyalı Ayşe Fitnat’tır, Kara Fatma Bacıdır…” gibi cümlelerle betimlenmeye çalışılsa da, yine de bir yanı eksik kalır…
Ama yine de, analara dair; “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz… Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar… Analık, kadının en büyük şerefidir… Ananın kucağında uyumak, kralın yatağında uyumaktan daha evladır… Kul hakkı Tanrı hakkından; ana hakkı ise tüm kul haklarından üstündür… Ana kalbi, çocuğun okuludur… Bir ulusun istikbali anaların elindedir… Cennet anaların ayağı altındadır… Uygarlık ana dediğimiz kadınların eseridir… Anneye borç tükenmez…” gibi özdeyişlerin yüreklerde yer etmiş olması anlamlıdır…
Bu noktadan hareketle Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün, “analarla” ilgili duygularını belirtirken;
*”Dünya yüzünde gördüklerimizin hepsi kadınların eseridir… Kadının en büyük vazifesi analıktır… Ana sevgisi, bencil duyguların en üstünüdür… Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil; omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
*Daha emin ve daha doğru, yürüyeceğimiz bir yol vardır; Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.
*Bizim dinimiz, hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir.
* Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.” Şeklinde samimi ifadelerde bulunmuş olması müstesna özellik arz eder…
Bu nedenledir ki; “ana kavramını” bir günlük zaman dilimine sığdırılmaya çalışmak, zımnen de olsa “ertesi gün unutulabilir” anlamı içerebileceğinden (?!) bir bakıma
*** analara haksızlık edilmiş olur… Ana sevgisi ve ana yüreği zaman dilimine sığmayacak derecede büyük ve bütündür…
Bu duygu ve bu hassasiyetle; Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) nın, “cennet anaların ayakları altındadır” hadisinde de anlaşılacağı üzere anaları “beşikten mezara” değin anmak; herkesin “amentüsü” olmalıdır… Derken; can içeri can, müstesna insan ve bıkılmaz canan olan analara bir ömür sağlık ve afiyet temenni ediyor, ellerini öperek sözü dizelere bırakıyorum.
ANA BENDE, BEN ANADA
Analara doğru yönelmiş olsam
Kanat sayım artar, yolum açılır
Ana diyarında bir davet alsam
Ona giden yolda gülüm açılır
***
Canından can veren anadır ana
Analık, en büyük erdemdir ona
Anam, “canım anam” dedikçe sana
Bülbülden de öte dilim açılır
***
İnkâr edilemez, borçluyuz ona
Ahde vefa derler, aslında buna
Yalnızlık hissetsem ana boynuna
Sarılayım diye kolum açılır
***
Yanmak için gelmediler faniye
Analara bunca gözyaşı niye
Bir ömür şad olsun, şad olsun diye
Sıtkı dualara elim açılır
Ali DAL
12.05.2020-ANTAKYA-HATAY