Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,24 / Satış: 32,37
€ EURO → Alış: 34,79 / Satış: 34,93

BİR SALTANATIN ÇÖKÜŞÜ

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 27.09.2021
  • BİR SALTANATIN ÇÖKÜŞÜ için yorumlar kapalı
  • 572 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

Doğada, toplumda ve tarihte hiçbir şey durağan değildir. Bütün başlangıçların, mutlak bir sonu vardır.

Özellikle sosyal – toplumsal, ulusal yaşamda; insani ilişkilerden ticarete, siyaset etmeye kadar, somut ve soyut – nicel ve nitel olgular; kendi bütünlüğü içinde, değişmeye, dönüşmeye – insanlığın ve halkın çıkarına olmayan her şey; çürümeye, dağılmaya ve tarihin tozlu sayfalarında yer almaya tutsaktır.

Bu sosyal, insani ve siyasi ilişkiler bağlamında, sadece karşılıklı çıkarlar üzerine kurulu – kazan kandır ilişkilerini,  işbirliklerini – ortaklıkları – dayanışmayı sağlayan durum ve koşullar değişip, ortadan kalkınca; ortaklar yeni çıkar hesapları – durum değerlendirmeleri yapar, yeni ilişkiler, yeni ortaklıklar kurmanın bin bir yolunu arar. Anadolu Halkı, bu durum ve koşullara; “Öküz Öldü, Ortaklık Bozuldu.” Atasözünü kullanır.

Binlerce yıldır halkın belleğinden süzülüp gelen, bu güzel atasözü; insan ve toplumsal yaşama, siyasete – devlet yönetimine ilişkin bütün ilişkilerde kullanıla gelmiş anlamsal zenginliktedir.

Türkçede insan denilen canlının, çıkarları uğruna ne denli soysuz, zübük ve sinsi bir yılan olduğunu anlatan, özetleyen; “Öküz Öldü, Ortaklık Bozuldu.” Atasözü, günümüz siyasi iktidarını anlatıyor.

Biz de çağına uymayan, kendi toplumuna – ulusuna bin bir hile ile giydirilmek istenen bu deli – ölüm gömleğine; aklı, ahlakı ve vicdanı yok sayan, kan ve gözyaşı dolu Ortaçağ yönetim anlayışına “Bir Sultanlığın Çöküşü” diyoruz.

Yüksek dostluklar – siyasi birliktelikler üzerine kurulduğu sanılan ilişkiler – ortaklıklar; karşılıklı çıkarlara gelip dayandığında, aradaki güvenin bittiğini – birlikteliğin sonbahar yaprakları gibi oradan oraya savrulduğuna tanık oluyoruz.

Siyasi iktidar politize edilmiş bir dinin, motorize edilmiş, kirli ellerinden ve sakallarından kan damlayan, ruhunu şeytana satmış Vahşilere (İDLİP); halkından topladığı vergileri akıtıp, hamiliklerini yapıyorsa… Kirli yüzünü halkına kapatmış, onu unutmuş siyaset kurumu: dilsiz, kör, sağır ve bütün onursuzluğuyla; kargacık, burgacık nasırlı ellerin, yanık düşlerin, yüreklerin sofrasına, aşına, ekmeğine göz koyunca, mutfaktaki tencere yanmaya başlayınca; o düzenin kaçınılmaz sonu, yıkım ve dağılmadır.

Siyasetin kullandığı öfke, nefret, şiddet, kin ve intikam duygusunun söylem ve uygulamaları; toplumu ayrıştırarak, çatıştırmak – bin parçaya bölmek; bu gün için akşamdan – sabaha ulaşmamızı sağlayabilir, kısa süreli işimize yaraya bilir; fakat Bizi yarınlara ulaştıramaz; toplumsal barışı, kardeşliği ve mutluluğu kuramayız, uygar ve çağdaş dünyada yer alamayız.

Çünkü Türkiye Halkının – ulusumuzun özlü, soylu, onurlu tutkalı tözünü – cevherini bozup, ülkeyi 13. ve 14. yy. Fetret Dönemine çevirebilecekleri yanılgısına düştüler.

Ruhunu şeytana satmış, ahlakı ve vicdanı kirli… Ağzından, kaleminden irin… Dillerinden kin, nefret ve nifak… Ellerinden kan damlayanlar… Frenleri patlamış bir TIR gibisiniz: Kontrolsüz bir şekilde, yokuş aşağı, son dönemece girdiğini gören ve kendini bu günah işleme şirketinin gemisinde konumlandıranlar. Tarihe, ülkesine, bölgesine ve insanlığa karşı işlemiş oldukları günahlardan sıyrılmak için; parti içinde ve devlet bürokrasisinde bir çözülme, panik, kaçış, kurtuluş, pozisyon değiştirmeye başladı. İktidarın günah gemisinden sandalını, salını, takasını indirmeye; yeni iktidar düzeninde yüzdürmeye – yer almaya hazırlık yapıyor.

Sultanlığın – saltanatın günah gemisine binenler: Bindikleri geminin su almaya – batmaya başladığını görenler: Çaktırmadan ağzını, kalemini, tutum ve davranışını yavaş yavaş değiştirmeye… 2. ve 3. ülkelere, rüşvet ve yolsuzluklarla edindikleri kanlı ve kirli servetleriyle kaçma arayışında, can telaşında.

 Yandaş Basından Bürokrasiye, asayişten dış politikaya… Yargıdan Bürokrasiye kadar; devletin her kademesinden akla ziyan, iğrenç ve ibretlik belgeler yağmaya başladı:

 “Düşte gör, hayal de gör düşte gör; düşenin dostu olmaz, hele bir yol düşte gör.”

Sözde özgül ağırlıklı Bülent ARINÇ’IN bile: “Dindarların Gazabından Korkmak Lazım, Çünkü Onlar Ceplerine Giren ve Çıkan Paraya Bakarlar” incili açıklamalar yapmaya başlaması…

Siyasi iktidar, daha dün iktidara gelmiş de – bu yangınların sebebi kendisi değilmiş gibi; “Bu Yangını Söndüreceğiz” pişkinliği, çaresizliği içinde…

Ülkenin üniversite gençliği sokaklarda yatarken, Amerika’da, kaynağı bilinmeyen paralarla yaptırılan “Gökdelen” açılışı… Hele, Sultanlık Saltanatının finaline doğru; aklımızı yok sayarak, kendilerinin yazdığına inanmamızı bekledikleri; insanlık tarihinin geleceğine ışık olacak, şu muhteşem “KİTAPLAR ???”

Bütün çağların ışığı, anlayış ve kavrayışı, öngörü yeteneği olan Atatürk’e ve onun kurduğu cumhuriyete, eserlerine ve tüm uygarlık değerlerine, ulusal bütünlüğüne – kardeşliğine karşı açtığınız savaşı kaybettiniz ey SULTANLIK!

Çünkü her başlangıç, kendi bitişini – sonunu da özünde taşır.

Halil Yılmaz HITMİYE

Eğitimci-Şair-Yazar

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ