DOĞU AKDENİZ’DE SON DURUM
- 31.08.2020
- DOĞU AKDENİZ’DE SON DURUM için yorumlar kapalı
- 640 kez okundu
Değerli okurlarım!
Bu yazımda ülkemiz ve bölgemiz özelinden; dış dünyaya – genel bir ufuk turu yapacağız.
Ülkemiz için son gelişmeler, durum değerlendirmesi; hiç de iç açıcı değildir.
Siyasi iktidar 18 yıldır, devlet aklından ve ulus olma bilincinden uzak – bir aşiret, bir çadır devleti gibi; yeni bir tarih yazmak aymazlığıyla ektiği hayal – Osmanlı ve İhvan sevdasının ürünlerini, şimdi fırtına olarak biçmekle karşı karşıya.
Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de ki Ulusal Çıkarlarını koruma davasında haklı olmasına karşın; fakat savunmasında, devlet aklını inkâr edişi, avuç kadar Yunanistan karşısında mütecaviz duruma düşmesini, dış politikada “ÂDEM” gibi çıplak – tek başına kalmasını getirdi.
Çünkü siyasi iktidar, iç kamuoyuna dönük Atatürk ile hesaplaşmak ve Cumhuriyeti boğazlamak sevdasına kapılıp, uğraşırken; Yunanistan’ın 18 adamızı işgal edişine ses çıkartmayarak; Yunanistan karşısında düştüğü durumu, siyasi yaşamlarında “Sarı Öküzü” çaldıran ve “Atı Alanın Üsküdar’ı Geçmesine” göz yuman – yan gelip yatan BAYKAL ve KILIÇDAROĞLU’na benzetiyorum.
Ülkemiz, yani siyasi iktidar; iç ve dış politikada, büyük bir çıkmazın – ucu görünmeyen karanlık bir tünelin içinde; elleriyle dokunarak – deneme yanılma yoluyla o tünelin balçıklı dehlizlerinden çıkmaya çalışıyor.
Elin oğlu o karanlık tünele, Bizi çekmek için; çok öncelerden tünele ne dipsiz kuyular kazdı; Suriye’den Libya’ya kadar ne kumpaslar kurdu.
Biz Arap liderliğine – Halifeliğe hazırlanıp, 4 mendille “DOMBRA” şarkısını çalıp oyarken; ABD, tüm Arap dünyasını; Körfez Ülkeleri, Katar, Yahudi Suud Hanedanlığı, Libya ve Mısır’ı, İsrail ile barış masasına oturtmaya hazırlanıyor.
İsrail’in yani ABD’nin amacı, Nil’den Türkiye ve İran’a kadar, bu geniş coğrafyada İsrail’e etki – nüfuz alanı yaratmak; BOP’un bir parçası olan Büyük İsrail Kürdistan’ını kurmaktır.
Yunanistan’ın devlet aklıyla ve diplomasi ile sürdürdüğü ulusal çıkarlarını koruma ve savunma siyaseti; tüm Körfez Ülkelerinden Avrupa Birliğine, Mısır’dan İsrail’e kadar, karşımızda yer alan geniş ve güçlü bir cephe oluşturdu.
Bu siyasi iktidarın insana, topluma ve devlete, ulusal çıkarlara dönük hiçbir paradigması – değerler dizisi, birikimi yoktur. Bir filin camcı dükkânına girmesi gibi… Aklı devre dışı bırakan ve Kendinden önceki her şeyi yok sayıp, yıkan, yağmalayan AKP, Türkiye için gittikçe büyüyen bir kambur – şimdi gerçekten beka sorunu durumuna geldi.
Çünkü Monşerler diye diye, ülkenin ulusal çıkarlarını koruma – savunma gücünü; 3 bin yıllık diplomatik birikime sahip devlet belleğini, çok değerli yetenekleri – diplomatları kıydı, kırdı geçirdi.
Doğu Akdeniz’de, Suriye ve Libya’da kurulan şeytan üçgeni oyununda – iblise pes dedirten karmakarışık sorunlar satrancında; siyasi iktidarın yapabileceği tüm diplomatik hamleler, Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı oluşturduğu cephenin girdabında. AKP yarattığı bunca sorunu çözecek yetenek ve birikiminden çok uzak. Çözemez, çünkü sorunu yaratan beyin; yarattığı sorunu çözemez. O beyin – gerekli bilgi birikim ve donanıma sahip olsaydı, zaten bunca sorunu yaratmazdı.
Doğu Akdeniz bir enerji havzasıdır. Bakir, el değmemiş ve üstelik yine devamında Mezopotamya enerji kaynakları ve BOP…
Kapitalist Sistemin çarklarını döndürecek bunca zenginlik, Emperyalist Vandalların iştahlarını kanla kabartıyor. Doğu Akdeniz kirli savaş stratejileriyle… En son savaş teknolojisiyle donatılmış orduların savaş gemileriyle doldu.
Hava, kara ve deniz kan kokuyor. İnsanlık Özsuyunu yitirmek üzere. Kana susamış cellâtların savaş makineleri ölüm kusacak. Mazlum halklar, doğup büyüdükleri topraklarında yine birbirine boğazlatılacak…
Kanları emilecek, canları alınacak, geride kalanlar iliklerine kadar sömürülecek. Kadim toprakları, yine Kendi kanlarıyla sulanacak. Bulutlar kan ağlayacak. Dicle, Fırat ve Asi yine kan akacak.
Dış politika: Zaloğlu Rüstem gibi yeri göğü inletircesine nara atmaya… Yahudi Cesaret ödülünü almaya… At binmeye… Hikmetyar’ın önünde diz çökmeye… İhvan aşkıyla yanmaya… Ne istediler de vermedik demeye… Hamas Liderleriyle görüşüp, hamilik yapmaya… Ve hatta tüm dünyaya rest çekmeye (ABD Delisi TRUMP Hariç), velhasıl her köfteye maydonuz olmaya hiç benzemiyor dostum.
Dilerim ki İHVAN saplantımızın ve hamiliğinin kaçınılmaz sonu; “Muhteşem Yalnızlığımızda” boğulmayız.
Türkiye Halkının – Türk Ulus’unun özgürlük ve bağımsızlık aşkının doğum günü; 30 Ağustos kutlu olsun.
Halil Yılmaz HITMİYE
EĞİTİMCİ-ŞAİR-YAZAR
- A’sından Z’sine ÇÖKÜŞ - 21 Ağustos 2024
- CHP’YE 2. KEZ YÜKLENEN TARİHSEL SORUMLULUK - 15 Nisan 2024
- CÜLUSLARA– KAYIK SEFALARINA- HELVA GECELERİNE KARŞI; HALKIN DEMOKRATİK DEVRİMİ - 8 Nisan 2024
- HALKTAN BİRİ, DR. HÜSEYİN AKSOY - 3 Mart 2024
- SÜMER UYGARLIĞININ ACI SONU- YIKILIŞI - 27 Kasım 2023
- ORTADOĞU’DA SON TANGO - 22 Ekim 2023
- TÜRKİYE’YE ÖZGÜ BİR REJİM: BONAPARTİZM - 18 Temmuz 2023
- HATAY ÜZERİNE KİRLİ OYUNLAR - 6 Temmuz 2023
- ÖLÜMSÜZ MESLEK: YALAKALIK - 31 Ocak 2023
- ÜRETİM, PAYLAŞIM ve DÜNYA DÜZENİ - 27 Ocak 2023