Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 35,31 / Satış: 35,45
€ EURO → Alış: 36,36 / Satış: 36,51

Ekranlar değil Basın karartılacak

Ekranlar değil Basın karartılacak
  • 13.07.2020
  • Ekranlar değil Basın karartılacak için yorumlar kapalı
  • 1.026 kez okundu

CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyeleri Okan Konuralp ile İlhan Taşçı,  ekran karartmaları mahkemeye taşıyarak,  “Ekranlar değil basın karartılacak” iddiasında bulundular.

Cumhuriyet Gazetesinin haberine göre,  RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyeleri Okan Konuralp ile İlhan Taşcı, Üst Kurulun, Tele 1 ve Halk TV hakkında verdiği “5 gün ekran karartma” cezasının iptali istemiyle idare mahkemesine başvurdu.

Okan Konuralp ve İlhan Taşcı’nın İdare Mahkemesine verdikleri dilekçede, RTÜK Üyesi olarak, basın özgürlüğü ve düşüncenin yayılması özgürlüğünün güvence altına alınmasının görevleri arasında olduğunu vurgulayarak, “RTÜK’ün düzenleme görevi, özgür yayıncılık ortamını oluşturma, yayıncıların karşılaşacağı olası engelleri ortadan kaldırma ve haber alma hakkına tüm yurttaşların erişimini de kapsamaktadır. RTÜK’ün son kararı basın ve düşünce özgürlüğüne doğrudan müdahaledir” denildi.

CHP Kontenjanından seçilen üyeler Okan Konuralp ile İlhan Taşcı’nın avukatı Gökhan Tekşen, bugün nöbetçi idare mahkemesine başvurarak, RTÜK’ün Tele 1 ve Halk TV’nin ekranlarının karartılması kararının yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istedi.

Ulusal ve uluslararası çok sayıda karara yer verilen dava dilekçesinde, RTÜK’ün devlet politikası ile hükümet politikası arasındaki ayrımları gözetmediğini, hükümete yönelik her türlü eleştirinin doğrudan doğruya devlete yönelikmiş gibi değerlendirilerek yaptırım kararları verdiği vurgulanarak, şu değerlendirme yapıldı:

“İktidar politikalarının eleştirilmesinin bağlamından kopartılarak, devlete yönelik bir saldırı/itham olarak yorumlanmaya başlanması, demokratik bir hukuk devleti açısından sorunludur. Zira, seçimle başa gelmiş bir iktidarın politikalarının eleştirilmekten vareste tutulması düşünülemez. Sonuçta bir siyasi parti olan iktidarın eleştirilmesi, devlete yönelik işlenmiş ‘suçlar’ kategorisinde değerlendirildiğinde karşımıza ‘parti devleti’ çıkartacaktır ki, bunun demokrasinin ve hukuk devleti ilkesinin ihlali anlamına geleceği son derece sakıncaları olacağı asıl bu nedenle ülkenin birlik ve bütünlüğünün tehlikeye düşeceği tarihsel olarak görülmüştür. Bir siyasi partide yaşanacak gelişmeler nasıl ki devlete atfedilemeyecekse, partiye yönelik eleştiriler de devlete yapılmış sayılamaz. Diğer türlü partide oluşacak bir ayrışma, bölünme, çatışma –ki mevcut iktidar partisi de bunları yaşamış içinden iki ayrı grup çıkmıştır şu ana kadar- devlette de yaşanacak anlamına mı gelecektir? Bu son derece tehlikeli bir bakış açısıdır. 

Gazetecilerin iktidarın dış politikasına yönelik eleştirilerinin, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz” hükmünü ihlal ettiği değerlendirmesi zorlama, gazeteciliğin doğasına yönelik doğrudan doğruya müdahale, iktidar partisini devletle bir tutmaya dönük sakıncalı bir karardır.”

İfade özgürlüğünün yalnızca düşünce ve kanaatlerin içeriğini değil iletilme biçimlerini de koruma altına aldığına işaret edilen dilekçede, “İfade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran ‘bilgiler’ ya da ‘düşünceler’ için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın ‘demokratik bir toplum’ olamaz” değerlendirmesine yer verildi.

Dilekçede, iktidarın eleştirilmesi nedeniyle ulusal düzeyde yayın yapan televizyon kanallarının 5 gün boyunca ekranlarının karartılmasının “yalnızca bu kanalın değil Türkiye’nin de geleceğinin karartılması” anlamına geleceği vurgulandı. Dilekçede, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Doğrudan doğruya basın özgürlüğünü hedef alan, Türkiye’nin uluslararası saygınlığına gölge düşürecek, üçüncü sınıf ülkeler kategorisinde görülmesine neden olacak, kendi onayları dışındaki hususların yazılmasını, duyurulmasını istemeyen ülkeler benzeri basına karartma uygulayan bir anlayış, Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmış olacaktır. Eğer gazeteci ve televizyoncular yalnızca resmi görüşe yer verecek ve bu görüşü de hiçbir şekilde eleştiremeyecekse, şu an RTÜK’ün denetiminde olan 1700 radyo ve televizyonun varlığı anlamını yitirecektir. Eğer amaçlanan çok kanallı tek sesli Türkiye ise tüm televizyonların fişleri çekilir, lisansları iptal edilir ve şu an bu görevi yasasına aykırı bir şekilde sürdüren TRT yayınları üzerinden bu amaç gerçekleştirilir. Eğer beklenen; bu iktidarı sorgulayan, eleştiren, yeri geldiğinde yanlışlarını haberleştiren, doğruların izini sürerek özgür ve özgün yayıncılık yapmaya çalışan kanalların sesleri kısılarak, iktidar propagandası yapan kanallara izleyiciyi yöneltmekse bunun da bu çağın gelişmişliği, teknolojik gücü ve her türlü bilgiye, habere ulaşım kanallarının çokluğuyla gerçekleşmeyeceği aşikardır. Hal böyleyken sırf siyasal iktidarın politikalarını eleştirdiği için bir program nedeniyle, program bazında uygulanabilecek tedbirler yerine kanalın tüm yayınlarına karartma uygulanması hukukla, basın özgürlüğüyle açıklanamaz.

Haber alma hakkı basın özgürlüğünden, düşüncenin yayılmasından bağımsız düşünülemez, bir bütündür. Oluşan düşüncenin yayılması, toplumun da haber alması bir bütün olarak basın özgürlüğü anlamına gelecektir. Birisinin eksikliğiyle bu özgürlüğün sakatlanacağı açıktır.

Hem Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun dava konusu kararına muhalefet eden üyeler olarak ve hem de Sarı Basın Kartı sahibi gazeteciler olarak söz konusu işlemin iptali ve yürütülmesinin durdurulması talebiyle işbu davayı açmak zorunluğu doğmuştur. Zira RTÜK Üyeleri olarak basın özgürlüğü ve düşüncenin yayılması özgürlüğünün güvence altına alınması yasal görevimizdir. İfade özgürlüğünü ve düşüncenin yayılması özgürlüğünü güvence altına almak her RTÜK Üyesinin görevleri arasındadır. RTÜK’ün hem denetleme hem de düzenleme görevi vardır.  Düzenleme görevi, özgür yayıncılık ortamını oluşturma, yayıncıların karşılaşacağı olası engelleri ortadan kaldırma ve haber alma hakkına tüm yurttaşların erişimini de kapsamaktadır.

RTÜK’ün aldığı son karar,  hükümete dönük eleştirilerle devlete yönelik yapılan söylemler arasındaki ayrımı yapmadığı/yapamadığı eleştirilerini ve tespitlerini daha güçlü hale getirmiştir.”

Dilekçede, “Basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına yönelik doğrudan doğruya karartma anlamına gelecek kararın uygulanmasıyla oluşacak telafisi güç sonuçların ortaya çıkmaması bakımından Üst Kurul kararının yürütmesinin durdurulmasını talep ederiz” denildi.

‘YARGI DENETİMİ ZORUNLULUKTUR’

Konuyla ilgili açıklama yapan RTÜK üyesi İlhan Taşçı, verilen cezaların halkın haber alma hakkına ciddi müdahale olduğunun altını çizerek, yargı denetimine dikkat çekti.  Taşçı şu ifadeleri kullandı:

“RTÜK son dönemde aldığı kararlarla basın ve düşünce özgürlüğü, ifadenin yayılması ve haber alma hakkına ilişkin dar bir bakış açısıyla hareket ettiğini göstermektedir.

RTÜK’ün son olarak TELE 1 ve Halk TV’ye verdiği 5’er günlük ekran karartma cezası; salt bu yayıncılara yönelik olarak değerlendirilemeyecek kadar önemlidir. Ulusal düzeyde yayın yapan televizyonların ekranlarının 5 gün boyunca ‘karartılması’ doğrudan doğruya basın ve düşünce özgürlüğü ile yurttaşların haber alma hakkına yönelik ciddi müdahale niteliğindedir. Dolayısıyla kararlara sadece bu durumdan etkilenen yayıncılar açısından bakılamaz.

Türkiye’nin özgürlüklere bakışını ve dünyadaki saygınlığında önemli bir parametre de olacak bu kararların mutlaka ama mutlaka Türk Milleti adına karar veren yargı denetiminden geçmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

Üst Kurul Üyesi olarak, görevlerimiz arasında basın özgürlüğü, düşünce ve düşüncenin yayılması özgürlüğünün sağlanmasının da yer alması nedeniyle 83 milyon yurttaşımız adına bu davayı açtık.

Mahkemelerin bu davaya Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında güvence altına alınan basın ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde bakmasını umut ediyoruz.”

Okan Konuralp
İlhan Taşçı
PAYAS’TA 396 MİLYON TL’LİK DEV PROJE HAYATA GEÇTİ
BAŞKAN ÖNTÜRK’TEN PAYAS’IN İÇME SUYU SORUNUNA NEŞTER Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (HATSU), “Güçlü Altyapı, Güçlü...
HATAY BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN HAL ESNAFINA ZİYARET
Hatay Büyükşehir Belediyesi , il genelinde esnaflara destek olacak projeleri hayata geçirmenin yanı sıra yaptığı ziyaretlerle de sorunları yerinde tespit...
HİKMET ÇİNÇİN. UZUN YILLAR SONRA YENİDEN HATAYSPOR BAŞKANLIĞINA KAVUŞTU
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası  Başkanı Hikmet Çinçin, Hatayspor Kulübü Başkanlığına uzun bir aradan sonra yeniden kavuştu. Dün yapılan kongrede...
İSKENDERUN HALKINDAN TEPKİ: ANGUS İTHALATI İSTEMİYORUZ, HAYVANCILIĞA DESTEK VERİLSİN!
Hatay İskenderun LimakPort limanında aylardır canlı hayvan sevkiyatları ve gemilerin limana yanaştığı dönemde yaşanan koku, sinek ve hastalıklara neden olması...
MKÜ’DEKİ TIP ÖĞRENCİLERİNE VEREM KONFERANSI
Mustafa Kemal Üniversitesi’ndeki Tıp Fakültesi öğrencilerine, Verem Haftası etkinlikleri kapsamında konferans düzenlendi. Mustafa Kemal Üniversitesi Basın Yayında yapılan açıklamada, 78....
ÜCRETLERE  TEPKİ OLARAK KAMU EMEKÇİLERİ 13 OCAK’TA İŞİ BIRAKACAK:
ARTIK YETER! Kamu Emekçileri, ücretlere tepki olarak  13 Ocak Pazartesi günü iş bırakma eyleminde bulunacaklarını belirttiler. Eğitim-İş Hatay 1 Nolu...
HASSA İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NDE KIZILAY ETKİNLİĞİ
Hassa İlçe Sağlık Müdürlüğü, toplumsal dayanışmanın önemini bir kez daha göstererek Kızılay’a destek oldu. Bu anlamlı adımla birlikte, halkımızın sağlığı...
CHP’Lİ YILDIRIM KARA: REYHANLI BARAJI’NA SU VERİLMELİ, MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ
Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Reyhanlı Barajı’ndaki sorunlar hakkında yazılı bir basın açıklamasında bulundu. Sözlerine Hatay’daki tarımsal...
MİLLETVEKİLİ ÇALIŞKAN’DAN ÇALIŞAN GAZETECİLERE ANLAMLI MESAJ:  GAZETECİLER TOPLUMUN VİCDANIDIR!
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Necmettin Çalışkan, gazetecilerin...
MKÜ REKTÖRÜ  VEYSEL EREN TARIM ÖĞRETİMİNİN 179. YILI KUTLAMASINA KATILDI:
YAPAY ZEKA TARIMDA YENİ BİR ÇAĞIN HABERCİSİ! Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından organize edilen ‘Tarım Öğretiminin 179. Yılı Kutlaması’na...
MKÜ ÖĞRETİM ÜYESİ DR. MERYEM İLKAY KARAGÜL: KANSER ARAŞTIRMALARINDA BİZ DE VAR OLMAK İSTİYORUZ!
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalından Dr. Öğretim  Üyesi Meryem İlkay Karagül, yürütücüsü olduğu TÜBİTAK 1001...
HATAY BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, 2025 YILI İLK MECLİS TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ
Hatay Büyükşehir Belediyesi  2025 yılının ilk meclis toplantısını Dörtyol Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirdi. 2025 Ocak Ayı Meclis...
MKÜ REKTÖRÜ EREN,  İSTE’E REKTÖR’Ü DURUEL’İ AĞIRLADI
Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren, İskenderun Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Mehmet Duruel’i makamında ağırladı. Ziyaretten...
ANTAKYA GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI AHMET ABDULLAHOĞLU 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNDE MESAJ YAYINLADI:
BU KOŞULLARDA BAYRAM OLMUYOR! .Antakya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı Ahmet Abdullahoğlu, günümüz koşullarında Basın Çalışanlarına Bayram yapma olanağı kalmadığı gibi,...
EMEKLİLER ZAM KARARIIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİNİ İSTEDİ VE YETKİLİLERE SESLENDİ: EMEKLİ YAŞAMAK İÇİN ÇÖP TOPLAMA DAHİL, EK İŞ YAPIYOR!
En düşük emekli aylığı enflasyon rakamlarına göre hesaplandı ve ortaya 14 bin 469 lira çıktı. Emeklinin beklentisi ile bu rakam...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ