Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: 32,45 / Satış: 32,58
€ EURO → Alış: 34,68 / Satış: 34,82

GÜNÜMÜZDE Kİ HARAMİLER – HARAMİLİK

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 21.10.2021
  • GÜNÜMÜZDE Kİ HARAMİLER – HARAMİLİK için yorumlar kapalı
  • 443 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

Ortaçağ (Derebeylik) feodalizminin toprak egemenliğine dayalı, Ağalık sisteminin bir silahlı gücüdür Haremi, Haramilik.

Ortaçağ devletlerinin ekonomik, siyasal ve toplumsal örgütleniş biçimi olan feodalizm; Sanayi Devrimleri ile yerini, Kapitalist Emperyalist sisteme bırakmıştır.

Feodal sistemde, geniş topraklara sahip Ağalar; toprakları üzerinde yaşayan insanları da toprak, su, at, eşek, inek, saban ve benzeri üretim araçları gibi sahibi sayılırdı.

Feodal toplum üretim biçiminde, Ağa – Ağalık kurumu; devletin bir yan gücü olarak kabul görürdü.

Feodal Sistemi Hıristiyanlıkta Soylular – Asiller, Dük, Kont, Baron, Marki, Vikont, Şövalyeler, Ruhban – Papazlar; İslamiyet’te ise Ağalar, Ağa Vekilleri, Köy İmamları gibi sınıfsal toplumlar oluştururdu.

Feodal Sistemde bir de Köylüler – Marabalar sınıfı vardı: Geniş topraklara sahip olan Asiller – Ağalar, toprakları üzerinde yaşayan Köylüleri – Marabaları karın tokluğuna çalıştırırdı. Marabalar, Ağa’dan izin almadan başka bir yere göçemez, mal, mülk edinemezlerdi. Düğün yapıp evlenmelerine ve hatta çocuk yapmalarına izin veriri ya da vermezdi Ağa.

Despotik bir sistemin egemen olduğu, insan onurunu yok sayan; onun varlığını bir üretim aracı gören, monarşik, baskıcı bir üretim sistemdir Feodalizm.

Ortaçağ’a din – toprak ideolojisi egemen olduğu için; Din Adamları çok büyük yetkilere sahipti. İstediğini dinden çıkarır – Aforoz ederek cezalandırır; bol para verenler için de “Cennetten” tapu keser, imzalar, mühürlerdi.

Feodal toplum biçiminde bir kurum olan Ağalık, devlet eliyle de mazlum, yoksul halk üzerinde baskı kurardı. Ağalar kendilerine bir haremi – eşkıya gurubu tutar, onları besler ve donatırdı. Eli silahlı bu Haremler soygun yapar, kadına, kıza, paraya, sulak arazilere çökerdi.

“Benim doğduğum köyleri // Akşamları eşkıyalar basardı // Yalnızlığı sevmem bu yüzden // Konuş biraz! // Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin // Benim doğduğum köyler de güzeldi // Sen de anlat doğduğun yerleri // Anlat biraz.” Cahit KULEBİ

Siyasi iktidar da ülkeyi, siyasallaştırdığı din, toprak egemenliğine dayalı Feodal Sistemin toprakları – devletin sahibi; 85 milyon yurttaşı da karın tokluğuna çalışan marabası olarak görüyor.

Feodal toplumun Ağaları, Haramileri – Haydutları; şimdi şekil, şemal, yön, yöntem değiştirmiş. Eskiden dağ başlarında olan eşkıyalar – Haramiler; günümüzde köye, İlçeye, kentte inmişler. Ağanın izniyle devletle iç içe, kol kola iş tutuyorlar.

Bir gümüş yüzük, yırtık ayakkabı ile çıktıkları din bezirgânlığı, ticaret ve siyaset etme yolculuklarında; akşam yoksul yatıp, sabah yemyeşil zengin uyanıyorlar.

Mücahitlik sefaletinin mazlum ve mağdurluğundan; sınıf değiştirerek, müteahhitliğe terfi etmişler. Milyonluk – lüks arabalara biniyorlar, yatlarda geziyorlar, burunlarına pudra şekeri çekiyorlar.

Emperyalizmin kan ve gözyaşı üzerine kurduğu bir projenin parçası olan, soysuz çanak yalayıcıları ve dönek solcu Yetmez Ama Evetçiler, Beyin Fahişesi Liberalların da desteğiyle; onları, yaşamın bütün gerçekliklerinden, ulusal ve insani değerlerden koparmış, ayaklarını yerden kesmiş, artık boşluğa basıyorlar.

Ne oldum delisi – divanesi olmuşlar. İtibardan tasarruf edemeyecek kadar kibir içinde; gökdelenlerde, villalarda, konaklarda, saraylarda yaşıyorlar.

Fakat çok korkuyorlar, korkunun elbette ecele hiçbir yararı olmasa da; yüzlerce koruma ordusu ile dolaşıyorlar.

Köyümüzün – ülkemizin Ağası: ABD, İngiltere ve tüm Avrupa Kıtasında Halkın yemeye ekmek bulamadığını… Avrupalıların kuyruklar oluşturduğu Nidalarını çalıp çığırırken; Beş – on metre ötede yokluğa, yoksulluğa – açlığa tutsak olmuş Türkiye Halkının, Kendilerini koruyan ordunun Artıklarını kapış kapış ettiğini göremeyecek kadar akıl tutulması içinde ve âmâ olduklarını – ya da yalandan deliliğe – görmezliğe yattıklarını görüyoruz.

Vatan haini FETÖ / PDY ’den boşalan devlet kadrolarına, ahlak yoksulu, sözde dindar yeni Tarikat – Cemaatleri yerleştiriyorlar. Kamu Kaynaklarına ya da kafalarını bozanların para ve mülkiyetlerine de gönümüzün Haramileri Mafya ile iş tutarak çöküyorlar.

Değerli okuyucularım!

Açılıp saçılan Pandora’nın Kutusu gibi, güneş de buz dağlarını eritecek; bilimin ışığı en zifti – katran karası karanlıkları burgu burgu delecek, un edecek.

Sofralarımızı güneşle donatmak için; durdurmalıyız beyin göçünü, ülkemizin beyinsel çölleşmesi projesini önleyemez ve Atatürk’ün Karma Ekonomisi modelini uygulamazsak; fiili işgal ve sömürge bir ülke olmamız kaçınılmaz ve yakındır.

Biz, bu topraklar için toprağa düşmüş – bu topraklarda yatan atalarıyla gurur duyan; Atatürk’ün bıraktığı güçlü, bağımsız, bütün renklerin – kültürlerin kardeş olduğu bir ülkede yaşamak istiyoruz. Laiklik odaklı – farklılıklarını kabul eden, değişik din ve inançlara saygılı, çoğulcu demokrasinin ve herkesin, birbirinin mutlu ve güvenli olma hakkına saygı duyan bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz.

Her sabah yeniden kurulan ve dönen Dünyayı – özellikle Ortadoğu’yu hiç tanımayan ve İhvan hayalleri içinde gören ey AKP! Siyasi ve romantik hamaset dolu siyasal dinci söylemleri artık bırakma zamanı. Bütün yazdığınız İhvan düzlemli öyküleriniz – hayal mahsulü masal olduğu anlaşıldı.

Tarih bilginiz de dini anlayışınız gibi çok sığ ve dünyalıkmış. Mazlumun ahının nice şahları, padişahları; tarihin kirli çöp sepetine attığını düşünemeyecek kadar akıl tutulmasının – güç zehirlenmesinin aymazlığı, sapkınlığı ve sarhoşluğu içine düştünüz. Kendi sonunuzu, yine kendiniz hazırladı ve hızlandırdı.

Bu Halka yalan söylediniz, takiye yaptınız – din ve Allah ile aldattınız Halkı.

Halil Yılmaz HITMİYE

Eğitimci-Şair-Yazar

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ