Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal: Eğitim-İş 17 yaşında!
Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal, Eğitim-İş’in 17 yaşına girdiğini ve ilk günün heyecanı ile 17 yaşın kuvveti ve bir asrın bilgeliğiyle çalıştıklarını dile getirdi.
Yaptığı Basın açıklamasında, Eğitim-İş’in 17 yaşına bastığını ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e ve onun kazanımlarına sahip çıktıklarına vurgu yapan Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal düşüncelerini şöyle aktardı:
“Bugün bizler için mutluluk ve gururun birleşmesinin günüdür. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e ve onun kazanımlarına sahip çıkmak, demokrasinin ve laikliğin emek cephesindeki baş savunucusu olmak, Başöğretmen’in eğitim neferlerini haklarına ve hak ettiği saygınlığa kavuşturmak için kurulan Eğitim-İş’imiz bugün 17 yaşına basmıştır.
Ne mutlu ki 17 yıl önce bilge ellerin can suyu verdiği bu cılız fidan, bugün tüm eğitim emekçilerinin üzerine dallarını bir demokrasi şemsiyesi gibi açan koca bir çınara dönüşmüştür.
Encümen-i Muallim’den, TÖS’ten, TÖB-DER’den devraldığımız kültür, birikim ve cesaretle, Köy Enstitüleri ile Fakir Baykurt’un yurtsever ve mücadeleci ruhunu birleştirerek yeniden kurduğumuz Eğitim-İş, 17 yılda, toplumsal muhalefetin en önemli unsurlarından ve kamuoyunun gözbebeği olan demokratik kitle örgütlerinden biri haline gelmiştir.
Çünkü Eğitim-İş kurulduğu günden bu yana;
Cumhuriyet’e ve onun devrimlerine yönelik her saldırı ve her sinsice hamle önünde yıkılmaz bir set olarak durmuştur. Laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitimi baltalamaya, ulusal eğitim sistemimizi geriletmeye yönelik birçok hamle sendikamızın hukuk mücadelesiyle durdurulmuş, birçoğu da alanlarda çıkardığımız güçlü ses ve kamuoyunda yarattığımız büyük yankılar sonucu geri çekilmiştir. Bu alanda toplumsal muhalefetin doğal örgütleyicisi haline gelmiştir.
Dernek/vakıf maskesi takmış tarikatların MEB ile ardı arkası kesilmeden imzaladığı protokolleri, bir okulu yöneten değil bir tarikatın yönettiği biri gibi davranan idarecileri, Diyanet’in haddini ve sınırını aşarak eğitime dair hamlelerini her zaman deşifre etmiş, kamuoyunu bilgilendirme görevini yapmakla yetinmeyip bu konuda hem adliyelerde hem alanlarda her zaman mücadele etmiştir. Gericilik AKP eliyle yükseltilip şımartılırken, büyük önderimiz Atatürk ve silah arkadaşlarına, Cumhuriyet değer ve ilkelerine dil uzatanlar çoğalırken, hiçbir hakareti ve saldırıyı cevapsız bırakmamış, hepsinin hesabını sormuştur.
Öğretmen örgütçülüğünün efsanevi lideri Fakir Baykurt’un “Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir” sözlerini bir rota kabul ederek, emeğin hakkının Saray’larda kısık sesle yalvararak değil alanlarda gür sesle haykırarak alınacağını dosta düşmana göstermiştir. Baykurt’un “Öğretmen horlanmaz; öğretmene saygı duyulur” dediği gibi, kabus niteliğindeki öğretmenlik meslek kanununu hazırlayanların yüzüne “Öğretmene parmak sallanmaz” diye haykırmış, eylemlerinin odağına “öğretmene saygı”yı almıştır.
Eğitimin gericileştirilmesi, piyasalaştırılması karşısında her zaman en güçlü muhalefeti göstermiştir. En ücra köy okulunda bir çocuğun çıplak ayaklarının üşümesini de dert edinmiş, zengin öğrenci ile yoksul öğrenci arasındaki uçurumun gün be gün derinleştirilmesinin tehlikelerini de her fırsatta dikkat çekmiştir.
Sadece öğretmenin değil eğitimin tüm paydaşlarının, tüm eğitim emekçilerinin sesi olmuştur. Okullardaki idari personelden öğrencilere, akademisyenlerden velilere kadar eğitimin tüm unsurları için hak aramış, eğitime bütünsellikle bakmadıkça kronikleşen hiçbir sorunun çözülemeyeceği gerçeğinin sözcüsü olmuştur.
Hiçbir zaman sadece kendi alanında mücadele vermekle yetinmemiş, ülkedeki ve dünyadaki tüm gelişmelerde her zaman demokrasi ve aydınlanmadan yana tavrını takınmıştır. Özgürlüklerin gaspına karşı, insan hakları ihlallerine karşı, adaletsizliklere karşı dik ve ödün vermez duruşuyla, toplumsal muhalefetin en önemli öznelerinden biri haline gelmiştir. Her zaman kadın haklarından, barıştan, çevre talanına karşı verilen mücadeleden yana taraf olmuştur.
Yöneticilerinin zenginleştiği, ağalaştığı sözde emek örgütlerine inat; yöneticilerinin sadece ve sadece öğretmenlikteki maaşlarını aldığı bir örgüttür. Bu ve örgüt tabanının iradesinin her zaman örgüt yönetiminde karşılık bulması özellikleriyle, emek cephesinin her zaman yüz akı olmuştur.
Ne mutlu bize ki bu özellikleri ve dik duruşuyla sendikamız, 17 yaşına en güçlü haliyle girmiştir.
Özellikle ÖMK’ya karşı itirazın ilk günden beri yegane örgütleyicisi olmamız, büyüme ivmemizi artırmış ve yandaş sendikalarda örgütlenmenin bir iktidar dayatması halini aldığı bu ortama rağmen, sendikamız Türkiye’nin 3. en büyük eğitim sendikası unvanını almıştır.
Sendika tarihinde görülmeyen bu büyümede, kuşkusuz bu ağaca su veren herkesin payı vardır. Her bir Eğitim-İş’linin mücadelesi sayesinde ailemiz günden güne büyümekte, sesimiz gürleşmektedir.
Elbette bize düşen, bu gurur tablosunun rehavetine kapılmak değil, onu daha da ileri taşımaktır; Öyle de yapacağız! Arkamızda Cumhuriyet’in 100 yıllık öğretileri, elimizde 17 yılın deneyimi var! İnancımız, Eğitim-İş Var.”