Hatay Samandağ Eğitim Sen: Bilinçli ve İradi bir yönetim!
Hatay Samandağ Eğitim Sen 2022-2023 Eğitim Yılının başlamasıyla birlikte sorunların çeşitlenerek katlanması üzerine, bilinçli ve iradi bir yönetim isteminde bulundu.
2022-2023 Eğitim Yılının başlamasıyla birlikte, daha önce var olan sorunların çeşitlenerek ve katlanarak devam ettiğini belirten Samandağ Eğitim Sen yaptığı Basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Gericilik bilim, cehalet akıl değildir! İstersek değişir, değiştirelim.
Yeni bir eğitim-öğretim yılının başındayız. Değişen hiçbir şey yok. Daha önce ne kadar sorun varsa çeşitlenerek ve katlanarak devam ediyor. İktidar cephesinden aynı görmezden gelme, yok sayma. Hem sorunları hem eğitimi hem de biz eğitimcileri.
Hizmetlisi olmayan okul, ödeneksizlikten öğrencisinin harçlığına türlü adlarla göz diken yönetimler, yetersiz sınıf, sağlıksız eğitim-öğretim ortamı, gerici müfredat, bilimi dışlayan kitap içerikleri, cehaleti temel amaç sayan, akla ziyan ortaçağ öğretileri, yoksula dolaylı olarak eğitim senin için bir hak değil diyen kafa yapısı ve nicesi.
Eğitimin olmazsa olmazı ve asli unsuru olan öğretmen sorunları da cabası. Asgari ücrete denk gelen maaşlar, ücretli ders adı altında adı konmamış angarya, itibarsızlaştırma, baskı, atanmış liyakatsiz amirlerin keyfiliği, eşit işe verilmeyen eşit ücret, ücretli, sözleşmeli, kadrolu vb. öğretmenlik mesleğini ayaklar altına alan uygulamalar, kariyer basamakları ile rekabete asla tahammülü olmayan, paylaşmayı, işbirliğini ve dayanışmayı var oluşu gereği öncelemesi gereken bir mesleği ve icracılarını yarışa ve ata dönüştüren “ben yaptım oldubitti” keyfiliği, zaten özünde bir ihtisas mesleği olan öğretmenliğe hiçbir literatürde yeri olmayan bilim ve akıl dışı yeni tanımlamalar, bu mesleğin aklı ve bilimi rehber edinmiş icracılarına yönelik hakaret, küfür, şiddet, tehdit, sürgün, ihraçlar ve nicesi…
Bu tablo sık sık dillendirildiği üzere, eğitimi yönetemeyen bir bakanlık ve iktidar ürünü bir tablo değil. Daha beteri. Bilinçli ve iradi bir yönetme. Aklı, bilimi, emeği, emekçiyi ve öğrencisi üzerinden veliyi, dolayısıyla koskoca bir halkı, mensubu olduğu burjuva sınıfına hizmet adına yok sayan ve tüm bu kesimlere “aslında eğitim hakkı diye bir şey yok” dercesine, ne kadar para o kadar eğitim diyen bir yönetme… Yani ekonomide, siyasette, yaşamın her alanında olduğu gibi eğitimde de söylendiği gibi iktidarın yönetememe krizi yok. Aksine, iktidar mensubu olduğu burjuva sınıfının gereğini eğitimde de layıkıyla yerine getiriyor ve bal gibi de yönetiyor, bilinçli ve iradi…
Aslında bugüne kadar ki bütün iktidarlar hep aynı şeyi yaptı. Gericiliği bilimin, cehaleti aklın yerine ikame etti ve okulları; anasınıfından üniversiteye kadar bir tek bu amaç için organize etti. Eğitimi gerçek manada bir tek zengine hak gören tercihlerde bulundu. Yeri geldi bunu zorla dayatarak, yeri geldi kandırarak, yeri geldi çarpıtarak, manipüle ederek, yalan söyleyerek yaptı.
Ancak, iktidarın kendi sınıf çıkarları açısından sürece ve özellikle eğitim alanına müdahalesi bununla sınırlı kalmadı. Efendilerine rüştünü ispat adına eğitimi tamamen ticarileştirme hedefi ile ve sermayeye yönelik hiçbir aykırı sese tahammül etmeyeceği taahhüdü ile kendinden öncekiler gibi gericiliği bilimin, cehaleti aklın yerine ikame etmekle yetinmedi.