Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: / Satış:
€ EURO → Alış: / Satış:

İKTİDARIN ÖNGÖRÜSÜZLÜĞÜ – PARADİGMA KÖRLÜĞÜ

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 22.08.2022
  • İKTİDARIN ÖNGÖRÜSÜZLÜĞÜ – PARADİGMA KÖRLÜĞÜ için yorumlar kapalı
  • 251 kez okundu

Antakya – Atayurt Gazetesi

20 yıldır ülkeyi yönetenlerin tarih, felsefe, sosyoloji, bilim sığlığı; zamanın – Kapitalist Sistemin ruhuna uygun olmayan ekonomideki cahillikleri – Ortaçağ Tacirlik anlayışları, Şark Kurnazlığıyla siyaset edişleri; öngörüsüzlüklerini – paradigma körlüklerini kaçınılmaz kılmıştır.

Paradigma – bir değerler sistemidir: Dünyaya, yaşama, olay, olgu ve durumlara bilim temelli yaklaşımdır. Bir sorunun çözümünde, farklı nitelikleri olan olasılıkları kolektif aklın, bilim ışığında çözme anlayışıdır.

Her çağın – zamanın ve ülkenin paradigması – değerler sistemi farklıdır. Paradigma nehir gibi, zaman gibi akış, sürekli değişim ve dönüşüm içindedir. Çünkü doğa ve sosyolojide hiçbir sonuç nedensiz ve durağan değil; her sonuç da başka sonuçların nedenidir.

Bir toplumun tarih ve tarihsel sosyolojisinin dünden bu güne taşıdığı deneyimi – devlet belleği, aklı ve bilimi temel almadan… Ülkenin, bölgenin ve dünyanın içinde bulunduğu askeri, ekonomik, siyasi ve toplumsal koşulların dayattığı olay, olgu, durum ve sorunlara; Ortaçağ koşullanmışlığı – güdüsü, cehalet ve ihanetin egemen olduğu mezhep saplantısıyla tarih, dünya ve bölge gerçekliği ötesi bir gerçeklik içinde izlenen İhvan politikası – paradigma körlüğü sonucu:

İslam Dünyası liderliği – Halifeliği – Osmanlı seviciliği hezeyanlarıyla Şam’daki Emevi Camisinde namaz kılmak… Türkiye üzerinden komşu Suriye’ye; insan yeme makinaları – ruh hastası, Vahşi Vandalları ihraç edenlerin akıbetlerini o dönemde: “Ne İşimiz Vardı Suriye’de, İdlip Şeytan Üçgeni, Emperyalizm Yenilirken, İdlip’de Akıl ve Ahlak, Doğu Akdeniz’de Son Durum, Emperyalizme Boyun Eğmeyen Komşu Ülke Suriye, Bütün yollar Şam’a Çıkıyor, Suriye Sonumuz Olur (Seçime Doğru)…” yazdığım makalelerimde; ülkesini satmayan Esad’ın ocağına düşeceklerini uzun uzun anlatmıştım.

Beşar Esad 11 yıl sonra: Emperyalizme ve onun taşeronlarına karşı verdiği bağımsızlık – onur savaşını kazanmış… Fakat yanmış, yıkılmış, yağmalanmış bir Suriye… Savaşın kaçınılmaz sonucu dağılan aileler, parçalanan bedenler, sermaye olmuş çocuk gelinler, kadınlar… Kuzeyinde ise, İsrail’in güvenliğini sağlayacak – Vadedilşmiş topraklar Kenan İlinde; siyasi iktidarın ihanetiyle gelecekte 4 ülkeden koparılacak topraklar üzerinde temelleri atılmış, Akdeniz’le kucaklaşacak ‘Büyük Kürdistan…’

Biz ise, Demokrasiyle gelip, demokrasiyi askıya alarak, ülkeyi; Yezit kültürüyle Araplaştırmak aymaz ve sapkınlığına düşerek… Emperyalizm ile amaç birliği içinde BOP ’si stratejik ortaklığı kurmuş,  Ulus Devlet Türkiye Cumhuriyeti’ni – Kemalizm’i yıkmak… Osmanlının son dönemi gibi ülke komaya sokulmuş – Entübe olmuş, yoğun bakımdayız. Tüm emperyalist dünya avuçlarını ovuşturarak, bu ağır hastanın demografik – göçmen istilası üzerinden – iç kargaşa yoluyla son nefesini vermesini bekliyor.

Emperyalizmi yenmiş Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak adına, ülkeyi: ABD’nin piyonu – ulusal onuru olmayan Kabile Devletleri – Arap ülkelerinden kapı kapı para dilenmeye tutsak ettiniz. İç ve dış politikada İflas etmek bir Türkiye… “Taraf Olmayan, Bertaraf Olur” Zaloğlu Rüstem naraları içinde, kendinizle birlikte; ülkeyi de ‘Bertaraf’ ettiniz.

Nas adı altında fakir, fukaranın, yetim ve öksüzün hakkı; ülkenin bütün kaynaklarını, kendisinin İslami Oligarşik yeşil sermayesine akıtmak – alternatif devletini kurmak için; şeytanın aklını bile devre dışı bırakan, sanat eseri inceliğinde kurgulanmış; Ahtapot kolları gibi kamuyu – devleti sarmış, halkın iliğini, kanını emen – sömüren; organizeli soygun hortumları oluşturdunuz.

Yetmedi, yoksulu soyup soğana çevirmek; zengini, daha çok zengin etmek için; ekonomi bilimine ters ‘Kur Korumalı Mevduat’ vurgunu icat ettiniz.

Çünkü cehaletin ürünü Cahil İnsanda hiçbir insani, vicdani, ahlaki ve toplumsal sorumluluğun zerresini bulamazsınız. En sorumlu olduğu konularda – alanlarda bile Sizi – karşısındakini suçlar, bütün değerleri ayakları altına alır – kirletir; işin içinden sıyrılır ve zeytinyağı gibi suyun yüzünde kalır.

Akla ve bilime aykırı ideolojik – radikal İhvan İslam saplantılı siyasi öngörüsüzlüğünüz – paradigma körlüğünüz… Mezhepçilik güdüsüyle insanlığa karşı nefret suçu işleyen Sizler: Komşu, kardeş ülke Suriye’nin egemenlik haklarına tecavüz edenler! Beşar Esad’ı devirip, İhvan devleti kurmak amacıyla bilerek, isteyerek ve kasten girdiğiniz – düştüğünüz Suriye bataklığından kurtulmak – ‘U’ dönüşü yapmak için; Stratejik Derinlikçi Ahmet Davutoğulu’nu, yakında ‘Günah Keçisi’ ilan edeceksiniz.

Hamiliğine soyunduğunuz Sözde Suriye Milli Ordusu İhvancı ÖSO ve koynunuza alıp yattığınız her biri, ölümcül zehirli Karadul Örümceği tarikat akrepleri – beslediğiniz Kargalar, Şimdi Gözünüzü Oyuyor. O akrepler, yılan ve çıyanlar sizleri soksun, o kel, o karakargalar gözünüzü oysun! Umurumda değilsiniz.

Fakat onurumuz, namusumuz, Bağımsızlığımızın Simgesi Türk Bayrağını yakıyor, ölümcül zehirli Karadul Örümceği o akrepler, o karakargalar. Sahi siz neredesiniz, gıkınız çıkmıyor, palalı, pala bıyıklı; gerdanını kıra kıra iki adım ileri – bir adım geri yürüyerek; ancak turistleri korkutan gösterişli, şişme pehlivanlar! Siz şimdi neredesiniz?

Ahlakın, adaletin, eşitliğin, vicdanın başı olan yürütme: Yasakları, yoksulluğu ve yolsuzluğu ortadan kaldıracak – mutluluğun resmini çizmek üzere iktidar olanlar; takiyenin çok ötesinde ihanet batağındasınız.

İsviçre yapımı, Cumhurbaşkanlığı Forslu, Cumhurbaşkanı imzalı saati Partililerinize hediye etmeyi; Ahlakın, vicdanın, eşitliğin, Adaletin neresine sığdıracaksınız? Sığdıramazsınız, çünkü ‘Devletin Dinin Adalet’ olduğunu inkâr edip, Selefi – Vahabi Sünni, siyasal, radikal İslam’ı devletin temel felsefesi yaptınız.

Her ne kadar D(H)iyanet işleri Başkanlığına, hayat pahalılığını Allah’ın yaptığı yönünde Fetva verdirseniz;  yine Allah’ın yaptığı zam ve zulmü, Dünya Liderinin emriyle aşağıya çekildiği gibi halkın aklıyla alay etseniz de; açlık, yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan Halk; “Öküz Öldü, Ortaklık Bozuldu, Korkuya Son” diyor.

Ey mücahitlikten müteahhitliğe zıplayan, saadet zinciri oluşturan takkeli, takiyeli, takunyalı Firavunlar! Kurduğunuz kirli sistem çatırdadı, çöktü. Takkeniz düştü, keliniz göründü. Kullanım ömrünüzü tamamladınız, harç bitti yapı paydos.

Suçluluğun paniği, endişesi, telaşı ve korkusu içindesiniz. Çünkü hiçbir korku, ulusuna, yurduna ve dinine ihanetin korkusu kadar korkutucu, onulmaz ve yaman olamaz. 

Eğer ki Kur’an’da son peygamber Hz. Muhammed yazmasaydı; bu Selefi – Vahabiler, ne aymaz ve sapkınları peygamber ilan ederdi, kim bilir…

Halil Yılmaz – Hıtmiye

Eğitimci – Şair – Yazar

www.hitmiye.com

Suha_6331@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ