Atayurt Gazetesi -
$ DOLAR → Alış: / Satış:
€ EURO → Alış: / Satış:

ATLARI KONUŞTURAN ADAM

Halil Yılmaz Hıtmiye
Halil Yılmaz Hıtmiye
  • 21.07.2022
  • ATLARI KONUŞTURAN ADAM için yorumlar kapalı
  • 377 kez okundu

                                          Antakya – Atayurt Gazetesi

Bir varmış, bir yokmuş, kalbur saman, zaman zindan içindeymiş. Ben, gökyüzünü yamamaya giden, Dedemin dedesinin saptan, samandan yapılı Ve yıldızlara asılı Beşiğini sallarmışım.

Masal bu ya, masallarda tekerlemeler bitmez, Biz masalımıza başlayalım.

Biz de bir masal ülkesi olduk, zaman makinesi tünelinden geçiyoruz. Rivayet odur ki:

Bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir ülkede, bir padişah varmış. Günün birinde Padişaha ulu ulu dağları aşan,  ırak yerleri yakın eden, en deli ve en çılgın rögarlarla yarışan, yetenekli mi yetenekli, sıcakkanlı, öfkeli,  soylu bir at armağan edilmiş.

Padişah, Kendisine armağan edilen; dünyada en kıt – türü en az bulunan Arap donlu (Cins), gelin gibi güzel, uzun boylu, ince ve atletik yapılı, yakışıklı bu atı çok sevmiş ve Seyisini yanına çağırmış:

“Bak Hele Seyis, Bu Atı Sana Emanet Edile, Bütün Sorumluluğu Sana Ola, Ona Çok İyi Bakıla!“

Padişah hiç kimseye anlatamayacağı saray entrikalarını,  sıkıntılarını, sırlarını ve devlet işlerinin çıkmaza girdiği, karar vermekte zorlandığı anlarda ona gidermiş.

Padişahın konuşmalarını dinler, onu anlar, başını sallarmış. Dert ortağı olan atının boynuna sarılır, onunla konuşur, koklaşırmış. At ağlar, Padişah ağlar; gözyaşları sel olur, birbirine karışırmış.

Padişah sırdaşı, üstün nitelikli bu atının konuşmasını çok istermiş: “Ah Dermiş, Ah! Bu At Bir de Konuşabilse, Onunla Kim Bilir Nasıl Güzel Dertleşir, Ne Kadar Mutlu zamanlar geçirirdim” dermiş.

Günün birinde, Sarayın önünden:

“Atları Konuştururum, Ben En İnatçı, Konuşmaz Denilen Atları Konuşturan Adamım” diyerek bağıra çağıra yürüyen bir adam geçer, gider.

Bu sesi duyan Padişah, Mabeyindeki görevliyi çağırır.

Mabeynine, “Kim Ola bu Herif, Ne Diye, Ne söylene Böyle?”

Mabeyinci, “Delinin Biridir Sultanım” der.

Adam biraz sonra; “Duyduk Duymadık Demeyin, Ben Atları İnsan Gibi Konuşturan, Çok Ünlü Bir Seyisim” diyerek, sarayın önünden tekrardan geçen adamın sesini duyar. Sese, kulak kesilir, heyecanlanır:

Padişah, “Tiz Bu Herif, Huzura Çağrıla!” diye, bağırır.

Mabeyin görevlilerinin akılları, ..klarına karışır.

Koşarlar, adamı Padişahın huzuruna yaka paça çıkarırlar.

Padişah adama, “Sen, Ne Böyle Del Divane Biri Gibi Bağıra, Çağıra Gezesin?”

Adam, “Ulu Hünkârım, Ben Deli Değilim, Çok Akıllı Biriyim.”

Padişah, “Bak Hele, Sende Akıl Olsa, Atları Konuçrtuduğunu Söyler, Gezer misin Hiç? Bu Nasıl Akıl Ola?”

“Ulu Hünkârım! Ben Çocukluğumdan Beri At Bakıcısıyım. Ömrüm At Bakıcılığı – Seyislikle geçti. Atların Halinden, Dilinden Anlayan Ünlü Biriyim.”

“Yani Sen, At mı Konuşturuşun?”

“He Valla Padişahım, Bir Atı Ben İnsan gibi Konuştururum.”

“Pek Âlâ, Benim Çok Sevdiğim, Asil Bir Atım Var. Onunla Dertleşirim, Her Dediğimi İnsan Gibi Anlar, Başını Sallar, Hüzünlüysem Ağlar, Mutluysam Güler, Fakat Konuşamaz.”

“Soylu Atları Konuşturmak Çok Daha Kolay, Ulu Hünkârım!”

 Padişah, “Peki konuşturamazsan ne olacak?”

“Anlaşmamıza Bağlı Ulu Hünkârım.”

“Nasıl yani?”

“Siz Ulu Hünkârımın Ve Benim Şartlarımız Olacak”

Padişah “ Benim Şartım, Atımı Konuşturamazsan Kelen Alına, Ya Senin Şartın Ne Ola?”

“Benim Şartım da, Bana 3 Yıl Zaman ve Ödülümün Yarısını Peşin Veresiniz Ulu Hünkârım…”

Padişah, atından sorumlu seyisi çağırtır,

Seyise, “Bu Adamın Her dediği ola, Ödülünün yarısı Hemen Verile, 3 Yıl Sonra Atımı Konuşturamazsa Kellesi Vurula!”

Padişahın Seyisi, yaşayan bir ölüye döner, el etek öperek huzurdan ayrılır.

Seyis, atı konuşturacak adama acıyarak bakar.

Seyis, Adama “Sen Nasıl Deli, Divane Bir Adamsın, Atlar Hiç Konuşur mu?

“Sen, İşine Bak” demiş at konuşturucusu.

Seyis, “Sen Bu İşi Şaka Sanıyorsun. Çoluğun, Çocuğun Yok mu, Bu Genç Yaşta Onları Öksüz Bırakacaksın.”

At konuşturucusu, tekrardan “Sen İşine Bak, Benim de Bir Bildiğim Var.”

Seyis, “Bu Bildiğin Ne Ola Ki?” demiş.

At konuşturucusu, “Bre Seyis Gardaş, Zaten Çoluk Çocuk Aç ve Sefil. 3 Yıla Kadar Ya at, Ya Ben, Ya da Padişah Ölür” demiş.

Ülkeyi Darül Harp ilan eden… Devlet Malı Derya Deniz, Yemeyen Domuz Anlayışı İçinde; Yağma Hasan’ın Böreğine Çeviren siyasi iktidar, 20 yıldır ülkeyi sanki kendisi yönetmemişçesine; At Bakıcısı gibi zaman kazanmak – seçimlere ulaşmak için:

Yarının ne olacağı belli olmayan ülkemizde, aç ve sefil, Allah’a emanet yaşayan – Kıtlığa doğru hızla sürüklenen halkı sabır ve şükre çağırıyor.

Yetmiyor, “Allah, Siz Kullarını Öbür Dünya İçin Açlıkla Sınıyor” diyen, Selefi – Yahudi Vahabi enerji imamlarına fetvalar verdiriyor.

Tanrı’m! Sen Aklıma sahip çık…

Halil Yılmaz Hıtmiye

Eğitimci – Şair – Yazar

www.hitmiye.com

Suha_6331@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ