CHP’YE 2. KEZ YÜKLENEN TARİHSEL SORUMLULUK

     (İKTİDARA GİDCEK YOL HARİTASI)

Antakya – Atayurt Gazetesi

Bir Anka Kuşu gibi kendi küllerinden doğmuş Türk Halkı, Emperyalist işgalin kan ve gözyaşlarında, damıtılarak kurulmuş CHP’ye; 2. Kez, çok ağır bir tarihsel sorumluluk yüklemiştir.

31 Mart yerel seçim sonuçları, CHP’nin bile beklentisinin çok ilerisinde bir dip dalgası- tsunamisi yaratmış; bu demokratik devrimle Halk, İslamcı ve kafatasçı sağ partilerden çok daha ileri bir öngörüye sahip- ufkunun açık olduğunu göstermiştir.

Halkın- tabanın bu uyanışı, ülkede yeni bir siyasi konjonktürü- havasını- değişim ve dönüşümü dayatmış; bu değişim ve dönüşüm, artık hiçbir şeyin siyaseten eskisi gibi olmayacağını göstermiştir.

Tarihimizin bütün kesitlerinde Jön Türklerden- İttihatçılardan Deniz ve Mahirlere, Namık Kemallerden Nazım Hikmetlere, Kurtarıcı ve Kurucu Atatürk’e kadar devrimciler- sosyalistler, demokratlar, antiemperyalist sağ ve sol bütün yurtseverler; Büyük Ana- ülkelerinin en bunalımlı anında imdadına koşmuşlardır.

Kurucu Parti CHP, iktidar olmak istiyorsa: Türk Halkının toplum bilimi tarihsel sosyolojisini çok iyi bilmeli; toplumun sosyopsikolojik, sosyoekonomik beklentilerinin haritasını çıkarmalı ve ona göre politikalar geliştirmelidir.

Halkın kendisine, 2. Kez yüklediği değişim ve dönüşümün Lideri Özgür ÖZEL’in “Türkiye İttifakı” şiarı ile “Kuvayı Milliye” ruhu arasında bağıntı kurduğu iletisini- mesajını çok iyi değerlendirmeli; bu ağır tarihsel sorumluluktan yüzünün akıyla çıkmasından başka şansının olduğunu bilmelidir.

Bu bedenle CHP, ivedilikle Tek Adamlık- otoriter- Sultanızım + ırkçı + faşizan rejiminden; denge ve denetleme rejimi Parlamenter sisteme kadar yapacağı devrimsel nitelikteki yapısal değişimlerin yol haritasını çıkarmalı; topluma, bir toplumsal sözleşme olarak deklere etmelidir.

Öncelikle CHP, Cennetin diğer adı olan Anadolu’nun mutlu insanlar memleketi olmasını sağlamak için; Türkiye Cumhuriyeti’nin mayası Kurtuluş ve Kuruluş felsefesi olan Antiemperyalist özüne dönmekten korkmamalı; sivil darbe ile gelen kökten dinci- İslamcı Faşist AKP- Anonim Şirketi kadar cesaretli olmalıdır.

Atatürk’ün silah arkadaşı, Kuvayı Milliye Kahramanı, demokrasimizin ilk mimarı İsmet İnönü’nün “Bir Memlekette, Namussuzlar Kadar; Namuslular da Cesareti Olmalıdır!” sözünden hareketle CHP, kendisi olmaktan korkmamalı; Emperyalizmin güdümündeki AKP- Anonim Şirketi gibi, Cumhuriyeti yıkmak için yaptığı karşı devrimlere karşı, yapısal devrimler gerçekleştirmelidir.

Çünkü Osmanlıdan günümüze değin sağ iktidarlar, devleti Yağma Sofrası gibi kullanıp batma noktasına getirmiş; devrimci- demokrat ve sosyalistler; sağ ve sol bütün yurtseverler ülkenin yeniden Kurtuluş ve Kuruluş inşasını hep görev bellemişlerdir.

CHP, açlık ve kıtlıkla baş başa kalan Halkın- ülkenin içinde bulunduğu olumsuz koşulların çözümüne- beklentilerine uygun politikalar geliştirmeli; Cumhuriyetin 100. yılında; Kuvayı Milliye’nin kazanılması ve Cumhuriyetin kurulmasındaki gibi yeni bir öykü yazarak yeni bir başlangıçla Halkta umut, inanç ve heyecan yaratmalıdır.

CHP’nin beyin kadrosu, Yerel Yönetimlerde AKP – Anonim Şirketinin rant ekonomisi yerine; Toplumcu- Halkçı- Sosyal Belediyeciliği uygulayarak Atatürk’ün CHP’sini ulusal iktidara hazırlamalıdır.

Bu nedenle ülkenin getirildiği bu kan ve gözyaşı dolu karanlık girdap Radikal İslamcı ve Irkçı Faşizan iktidardan kurtulmak için; Analitik derinlikte, öngörülü, bir ortak akıl derinliğiyle Antiemperyalist düzlemde; sağdan- sola ülkenin bağımsızlığından, demokrasisinden ve Hukuktan yana olan bütün demokrasi güçleri yurtseverlerin olurunu alabilecek devrim niteliğinde politika ile Halkın karşısına çıkmalıdır.

Ulusal gelirin beden ve beyin gücü tüm halka dağılımını sağlamak için; Atatürk’ün Karma Ekonomi Modelini (KEM) uygulamalıdır.

Uluslararası Tekellere değeri değmezine peşkeş çekilmiş- özelleştirilmiş Cumhuriyet Birikimlerimiz- Ulusal Madenlerimiz dahil; çalışanların da ortak olacağı Kamulaştırma Sistemi ile üretim Seferberliğini başlatmalıdır.

YÖK’ü kaldırmalı, üniversiteleri özerkleştirmeli; her üniversitenin Silikon Vadisi kurmasının önünü açmalı, ARGE’ye özel önem vermeli; tabela üniversitelerini kapatmalıdır.

Ülkemizi, çağdaş uygarlığa ulaştıracak olan Köy Enstitülerini yeniden kurmalı; genç kuşaklar için en mükemmel hazine olan aklının öneminin ayrımına vardıracak yanlış ile doğruyu, güzel ile çirkini, haklı ile haksızı, zalim ile mazlumu, kutsal emek ile vahşice tüketimin kaynağı Kapitalizmin bilincine varması için; genç kuşaklara felsefe, mantık gibi bilimsel bilgi ile donatılmış- analitik düşünebilen, ulusal değerlerine bağlı; yanlışı alkışlamayan, doğruyu yanlıştan ayıran ve yalana sahip çıkmayan Ahlaklı kuşaklar yetiştirilmelidir.

Ülkemizin jeopolitik- jeostratejik- jeoekonomik gibi sahip olduğu ayrıcalıklı Hinterlandının (Etki Alanı) öneminin ağırlığına uygun; dış politikada, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle ulusal çıkarlarımız temel alınarak komşu ve bölge ülkeleriyle dostane- kardeşçe ilişkiler düzlemine yeniden dönülmelidir.

Montrö mağduru Generallerin; Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Can Atalay gibi siyasi tutsakların serbest kalmaları için; bütün demokratik zeminlerde mücadele etmelidir.

Cumhuriyetin ve bütün samimi inançların teminatı Laikliği ve Seküler yaşamı egemen kılmalı; her bir ayrı bir din uyduran tarikat ve cemaatlerin din- ticaret- siyaset + eğitim = mücahitlikten müteahhitliğe giden karanlık ilişkilerine son vermek için kararlı ve cesaretli olmalıdır.

Nasrettin Hoca’nın türbesine dönen ve namus bildiğimiz sınırlarımızı denetim altına almalı; ülkenin, hiçbir niteliği olmayan Ortaçağ artıklarıyla göçmen çöplüğüne dönmesini önlemeli ve Mafya Üssü olması sorununu çözmelidir.

Kürt Sorununu açık, şeffaf demokrasi ve Hukuk içinde Parlamentoda çözmelidir.

Doğamızı- Toprağımızı ve Suyumuzu zehirleyen işletmelerin teknoloji ile donatılmasını sağlamalı; Ulusal enerjide Kamu politikalarına dönülmeli; Sanata- Sanatçı ve tüm renkleriyle kültürel değerlerimiz başat sayılmalıdır.

 Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin kıyılarının ve ormanlarının Halkın- Kamunun olmasını sağlamalıdır.

Çalışan beden ve beyin gücü emekçilerin, emeklilerin, işçilerin, çiftçilerin, öğrencilerin, atanamayan üniversite mezunlarının birikmiş sorunlarını hızla çözmelidir.

Okulları + Camileri + Polisi + Ordumuzu ve Hukuku, hızla siyasetten arındırmalı; gözbebeğimiz bu kurumları sadakate göre değil, liyakat esasına göre devrim niteliğinde yeniden yapılandırmada, AKP- Anonim Şirketi kadar kararlı ve yürekli olmalıdır.

Gerçek Dünya Lideri M. Kemal Atatürk, “Benim naçiz (Değersiz, Ölümlü) vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ancak Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar (Sonsuza Değin) kalacaktır.” İnancıyla…

Halil Yılmaz – Hıtmiye

Eğitimci – Şair – Yazar

www.hitmiye.com

Suha_6331@hotmail.com